11:00 am Askeriye

MİLGEM’e Askerî İnovasyon Düşünce Okulları Perspektifinden Bir Bakış

Tarih boyunca insanoğlunun yarattığı ya da inşa ettiği her şey değişmiş, büyümüş veya bu iki olgunun başarısızlığı sonucunda yozlaşıp yok olarak misyonunu tamamlamıştır. Belki de bu sürecin en temel nedeni, insanın yaşam ve ölüm; başlangıç ve son, gelişim ve yozlaşma döngülerini doğasında barındırmasının bir sonucudur. Nitekim inovasyon dediğimiz, duruma ve mevcut gerçekliğe etki eden ve nihayetinde yaratılanın varlığını sürdürmesini sağlayan anlamlı değişimler ile dejenerasyon ertelenebilir ya da ortadan kaldırılabilir. Bu açıdan bakıldığında, insanlar tarafından yaratılan ve içinde insanı içeren askerî organizasyonlar da inovasyon kavramının bir unsurudur. Askerî inovasyonun ne olduğuna dair daha detaylı tanımlar elbette bu yazının kapsamı dışındadır. Bu yazıda, Türkiye Cumhuriyeti’nin millî savaş gemisi programı olan MİLGEM ya da Millî Gemi, askerî inovasyon kavramının sınırları içinde ortaya çıkan askerî inovasyon araştırma okulları perspektifinden incelenecektir. MİLGEM programının hangi askerî inovasyon düşünce ekolü ile açıklanabileceği sorusuna cevap aranacaktır. MİLGEM’in tarihsel süreci incelenmiş ve bu süreç söz konusu ekollerin ortaya koyduğu değişkenlerle karşılaştırılmıştır. Bu beyin fırtınası niteliğindeki yazımız, MİLGEM projesini doğru kategorize ederek alana katkı sağlamayı amaçlamakla birlikte, elbette yanlışlanabilir bir tez ortaya koymaktadır. Siz değerli okuyucularımıza kazandırmak istediğim farkındalık ise iki temele dayanmaktadır. Birincisi, askerî inovasyona ve bu düşünce okullarına aşina olmanız, ikincisi de MİLGEM’e bakış açınızı zenginleştirmektir. İyi okumalar dilerim.

ASKERÎ İNOVASYON ARAŞTIRMA OKULLARI

Alanda kabul gören dört düşünce ekolü vardır;

  1. Sivil-Asker İlişkileri Modeli (Civil-Military Relations)
  2. Hizmetler Arası Politika (Interservice Politics)
  3. Hizmet İçi Politika (Intraservice Politics)
  4. Kurumsal Kültür (Organizational Culture)

Bu bölümde bu ekolleri ve inovasyon hakkındaki fikirlerini teker teker inceleyeceğiz.

  1. Sivil-Asker İlişkileri Modeli

Model Barry Posen tarafından geliştirilmiştir. Edmund Beard, Kimberly Zisk ve Deborah Avant modele katkıda bulunan isimlerden bazılarıdır.[1] Barry Posen iki savaş arası döneme odaklanmıştır. İngiltere, Fransa ve Almanya’yı inceleyen Posen, orduda inovasyonu tetikleyen unsurun sivil müdahale olduğu sonucuna varmıştır.[2] Fakat bu sivil müdahalenin gerçekleşebilmesi için hizmet içinden desteğe ihtiyaç vardır.  Posen, devlet adamlarına veya politika yapıcılara yardımcı olan hizmet içindeki subaylar için “maverick” terimini kullanmaktadır. Ben bu terimi delifişek olarak çeviriyorum. Bu kişiler kutunun dışında düşünebilen farklı fikirleri ortaya koymaktan ve bu fikirleri gerçekleştirmek için çabalamaktan geri durmayan doğaya sahip, hırslı karakterlerdir. Bu durumda, başına buyruklar veyahut delifişekler kalıpların dışında düşünebilen ve hedefleri uğrunda sivillerle iş birliği yapmaya hevesli subaylardır. Askerî organizasyonlar doğası gereği bürokratik olduğu için değişime dirençlidir. Bu direnci kırmak için doğrudan bir sivil müdahalesi gerekebilir.

  • Hizmetler Arası Rekabet

Dünyadaki en temel gerçeklerden biri de şüphesiz kaynakların sınırlı oluşudur. Bu durum elbette askerî örgütler için de geçerlidir. Askerî örgütler mevcut bütçelerini yani kaynaklarını korumak için geleneksel görevlerini yerine getirirler. Bazı durumlarda herhangi bir askerî gücün hakimiyetinde olmayan yeni görev alanları ortaya çıkabilir. Bu durumda kuvvetler yeni alanı doldurmak ve ekstra kaynak elde etmek için kendi aralarında rekabet ederler. Bu rekabet sonucunda inovasyon ortaya çıkar.[3]  Örneğin, ABD ordusu ve ABD hava kuvvetleri arasındaki orta menzilli nükleer füze geliştirme rekabeti Thor ve Jüpiter füzelerinin geliştirilmesine yol açmıştır.

  • Hizmet İçi Rekabet

Bu model, inovasyonun aynı askerî branşın bölümleri arasındaki rekabetten kaynaklanacağını savunmaktadır.  Bu süreç üst düzey subayların savaşların nasıl kazanılacağına dair yeni bir fikir geliştirmeleriyle başlar.[4]  Daha sonra orta düzey subayların desteğini ararlar. Bu amaca yönelik kaynaklar ve ittifaklar yaratırlar. Elbette yeni fikre ikna olan orta düzey subaylara bazı fırsatlar sunulmalı ve onlar için terfi yolları açılmalıdır.  Üst düzey subaylar bu fırsatları sunacak güce sahip olmalıdır.  Vincent Davis tarafından anlatılan birkaç örnek de bu modeli göstermektedir. Her durumda, kuvvetteki kıdemli subaylar ile orta düzey subaylar arasındaki uyum kritik önem taşımaktadır.[5] Örneğin, Donanma saldırı uçakları için nükleer bombalar söz konusu olduğunda bir fizikçi olan Komutan Hayward, Donanma’dan gelen direnişle başa çıkmak için servis içinde bürokratik bir koalisyon oluşturmuştur.[6]

  • Kurumsal Kültür/Kültürel Model

Kültürel normlar, dünyayı görme biçimimizi şekillendiren unsurlardır. Bu normlar diğer insanlara, olası davranış kalıplarımız hakkında fikir verir. Temelinde insan olan askerî örgütler de bu normlardan etkilenir.  Bu nedenle model, kültürün inovasyonun arkasındaki motivasyon üzerinde olduğu kadar askerî örgütlerin hareket tarzı üzerinde de etkisi olduğunu savunmaktadır.[7] Bu perspektiften bakıldığında Farrell, kültürün askerî örgütleri etkileyebileceği üç yoldan bahsetmektedir. Bunlardan ilki planlı değişimdir. Bu şekilde üst düzey liderler kültürü yeniden tasarlar ve inovasyonun önünü açar. İkincisi, dışarıdan gelen şoklardır; bu şoklar kültürü etkileyerek inovasyonun önünü açabilir. Üçüncü ve son olarak, uluslararası profesyonel askerî kültür, askerî örgütlerin birbirlerini taklit etmelerine yol açmaktadır. NATO bunun örneklerinden biridir ve NATO’nun oluşturduğu standartları üye ülkeler takip etmektedir. Nitekim, bir kültür oluştuktan sonra, bu kültür bazı inovasyon fırsatlarını görmezden gelirken diğerlerini vurgulayabilir. Dolayısıyla askerî inovasyonun seyri ve içeriği üzerinde önemli bir etkisi vardır.  Özetle kültür, askerî inovasyonun bağlamını, kurumların teknolojik gelişmelere ve stratejik olanaklara nasıl tepki vereceğini şekillendirir.[8]

  • Askerî İnovasyonun Yukarıdan Aşağıya Süreci

Daha önce de belirtildiği gibi, sivil-asker modeli başına buyruk kişilerin yardımıyla sivil karar alıcıların inovasyonun önünü açtığını savunur. Hem hizmet içi hem de hizmetler arası modellerde, bürokratik direncin zorluklarının üstesinden gelinmesinde üst düzey subayların kritik rolü yoğun bir şekilde vurgulanmaktadır. Son olarak, kültürel model de bu konuda bir istisna değildir. Kıdemli subaylar kültürü tasarlama ve şekillendirme yeteneğine sahiptir.  Sonuç olarak, tüm büyük ekoller ister sivil ister başına buyruk olsun, üst düzey yöneticilerin önemini vurgulamıştır. Onlar inovasyon sürecinin başlatıcılarıdır ancak bu makalede incelediğimiz gibi motivasyonları dört ana askerî inovasyon modeline göre farklılık göstermektedir.

MİLGEM’E DOĞRU

Bu bölümde, MİLGEM projesinin tarihsel bağlamı ve projenin doğuşunu ve gelişimini etkileyen itici faktörler ele alınacaktır.

  • Tarihî Süreç

Çaka Bey ile Anadolu’da Türk denizcilik faaliyetlerinin başlamasından itibaren Türkler gemi inşasına önem vermiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ortaya çıkışıyla 16. yüzyılın sonuna kadar Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de güçlü bir varlık sürdürmüşlerdir. Üstelik Osmanlılar, Sanayi Devrimi nedeniyle savaş gemilerinin daha pahalı hale geldiği, karmaşık özelliklere ve görevlere sahip olmaya başladığı 18. yüzyılda teknolojik denkliği kaybetmemek için kaynaklarını kullanmaktan çekinmemişlerdir. Ancak sonuçta başarısız olmuşlardır. Cumhuriyet döneminde Türkiye NATO’ya katılınca Türk donanması da ittifakın bir parçası olmuştur. Birçok genç subay eğitim için ABD’ye gönderilmiştir. Örneğin, PG School eğitimi en önemli programlardan biridir.[9] Ancak 15 Şubat 2000 tarihinde Türk Deniz Kuvvetleri için yeni bir dönem başlamış, MİLGEM Projesi’nin başladığı resmen ilan edilmiş, 2 Mart 2004 tarihinde İstanbul Tersanesi Komutanlığında MİLGEM Proje Ofisi’nin kurulması ile MİLGEM Projesi’nin ilk gemisi olan TCG HEYBELİADA’nın (F-511) inşasına Ocak 2007’de İstanbul Tersanesi Komutanlığında başlanmış ve nihayet gemi 27 Eylül 2011 tarihinde hizmete girmiştir.[10] Ancak bu sürecin öncesinde elbette önemli adımlar atılmıştır.

Bu öncül gelişmelerden ilki Uzun Ufuk Projesi’dir. Uzun Ufuk Entegre Deniz Gözetleme Sistemi, günümüz Deniz Kuvvetleri’nin en önemli görevlerinden biri olan çevre denizlerimizdeki tüm unsurların yerlerinin tespit edilmesi, tanımlanması ve kesintisiz gözetlenmesi amacıyla geliştirilmiş bir sistemdir. Bu sistem geliştirilirken Ar-Ge’ye yönelik adımlar atılmış, askerî inovasyonu destekleyecek yeni devlet kurumları oluşturulmuştur.[11]  Savunma sanayinde ve Deniz Kuvvetleri bünyesinde ortaya çıkan yeni müdürlükler ve kurumlar, kurumsal hafızanın ve kültürün oluşmasında etkili olmuştur.

Bir diğer önemli proje ise GENESİS CMS projesidir. Deniz operasyonlarında CMS, kullanıcılarına sunmak üzere savaş resmini toplama, birleştirme ve analiz etme görevine sahiptir. Bu sistemin önemi yetkililer tarafından fark edilmeye başlanmış ve farklı devlet kurumlarının koordinasyonunda projeye başlanmıştır.  Başarılı sonuçların ardından GENESİS, MİLGEM projesi sonucunda inşa edilen savaş gemilerine entegre edilmiştir.[12]

MİLGEM modeli, birkaç başarısız deneme ve ihale sürecinin ardından, Deniz Kuvvetleri bünyesindeki birkaç mühendis subayın girişimi ve özverisi ile başta Deniz Kuvvetleri ve Savunma Sanayisi Müsteşarlığı olmak üzere çeşitli kurumların katılımı ve iş birliği sonucunda ortaya çıkmıştır.[13] MİLGEM Projesi sonucunda yüzde 65 yerlilik oranı ile üretilen TCG HEYBELİADA, benzerleri arasında; zamanında, performansında ve bütçesinde tamamlanan, uluslararası otoriteler tarafından büyük bir başarı olarak kabul edilen nadir projelerden biridir.  MİLGEM projesi, 2023 yılı itibarıyla halen devam etmektedir. Bugüne kadar çok sayıda gemi, alt sistemleri ile birlikte üretilmiş, geliştirilmiş ve yüksek yerlilik oranı ile hizmete alınmıştır.[14]  Deniz Harp Okulu’ndan mezun olan denizci personelin mühendislik sınıfına geçirilmesi ve donanma gemilerinde belirli bir süre görev yaptıktan sonra projede görev alması başarının önünü açmıştır.  Projeyi başlatan üst düzey rütbelilerden rahmetli Oramiral Özden Örnek’e göre, projede Türk Deniz Kuvvetleri’nin her rütbesinden insan görev almıştır.

  • İnovasyonu Tetikleyen Faktörler

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1924 yılında Hamidiye kruvazörü komutanı ile sohbet ederken şu sözleri söylemiştir:

”Bilirsiniz ki dış piyasadan satın alınan gemilerle donanma yapılamaz. Donanma yalnız kıyıları koruyacak bir kuvvet değil, daha önemlisi deniz yollarının güvenliğini sağlayacak bir kuvvettir.”

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milleti için sadece bir kurucu değil, aynı zamanda Türk devletine yol çizen ve vizyon yaratan bir tarihi şahsiyettir. Onun çeşitli ve kritik konulardaki sözleri bir kültür ve uzun vadeli planlama yaratmıştır. Dolayısıyla Türk savunma sanayisi ve Deniz Kuvvetleri de bundan nasibini almıştır. Öte yandan Türk Deniz Kuvvetleri, teknolojik gelişmelere her zaman öncelik vermiştir.[15] Türk Deniz Kuvvetleri MİLGEM Projesi’ni planlarken dört neden üzerinde önemle durmaktadır. Bunlardan ilki, millî ve yerli savaş gemileri için Ar-Ge’ye ihtiyaç duyulması, ikincisi, ithal edilen birimlerin ve silahların fiyatları, üçüncüsü, silah/birim üzerinde tam kontrol sahibi olmak; savaş alanında bir asker veya komutan silahını verimli kullanabilmek için onu tanımak zorundadır, tanımanın tek yolu ise onu inşa etmektir. Sonuncu ve en önemlisi, Kıbrıs müdahalesinden sonra Amerika ve Avrupa’nın Türkiye’ye uyguladığı ambargodur.[16]

SONUÇ OLARAK

MİLGEM Projesi’nin doğuşu ve ilerleyişi incelendiğinde, projenin ordu içi bir rekabet ya da farklı ordu kolları arasındaki bir güç yarışının sonucu olarak ortaya çıkmadığı görülmektedir. Ancak diğer iki ekol incelendiğinde, tek bir bakış açısının MİLGEM projesini tam olarak açıklamakta yetersiz kaldığı görülmektedir. Yine de Türk Deniz Kuvvetleri’nin ve ülkenin tarihsel süreci ve MİLGEM’e giden yol, teknolojik gelişmenin itici güç olduğu bir kültürel modelin baskın olduğunu ortaya koymaktadır. Gerek ambargo gibi dış şoklar gerekse tarihten gelen yerli ve millî bir gemi üretimine duyulan motivasyon ve en önemlisi kuvvet içinde bir kültür değişimine dayanan ihtiyaç nedeniyle süreç üst rütbeli subaylarla başlatılmış ve süreçte sivillerin de desteği alınmıştır. Sonuç olarak, yukarıdan aşağıya, kültürel bir inovasyon modelinin örneklerinden biri olarak karşımızda durmaktadır.

KAYNAKLAR

Farrell, Theo G., T. Terriff, The Sources of Military Change: Culture, Politics, Technology Boulder: CO: Lynne Rienner, 2002

Farrell, Theo G. The Norms of War: Cultural Beliefs and Modern Conflict Boulder: CO: Lynne Rienner, 2005

Örnek, Özden. Milgem’in Öyküsü,İstanbul:  Kırmızı Kedi Yayınevi,2016

Rosen, Stephen P, Winning the Next War: Innovation and the Modern Military Ithaca, NY: Cornell UP, 1991

Posen, Barry.  The Sources of Military Doctrine: France, Britain, and Germany between the World Wars. New York:Cornell University Press, 1984

Sondhause, Lawrance. Naval Warfare 1815-1914,New York:Routledge,2001

Grissom, Adam ‘’The future of military innovation studies’’, Journal of Strategic Studies, 29:5 (2006): 905-934, http://dx.doi.org/10.1080/01402390600901067

Uzun Ufuk Bütünleşik Deniz Gözetleme Sistemi https://savunmasanayiidergilik.com., 2020

Milli Olarak Dizayn Ve İnşa Edilen İlk Türk Korveti Milgem Projesi https://dho.msu.edu.tr/sayfalar/00_Anasayfa/numpages/page0003.html


[1] Adam Grissom, ‘’The future of military innovation studies’’, Journal of Strategic Studies, 29:5 (2006): 908-910, http://dx.doi.org/10.1080/01402390600901067

[2] Barry Posen,  The Sources of Military Doctrine: France, Britain, and Germany between the World Wars (Cornell University Press, 1984), 232-35

[3] Grissom, a.g.m., 909

[4] Stephen P. Rosen, Winning the Next War: Innovation and the Modern Military (Ithaca, NY: Cornell UP 1991), 20

[5] Theo G. Farrell and T. Terriff, The Sources of Military Change: Culture, Politics, Technology (Boulder, CO: Lynne Rienner 2002), 7

[6] a.g.e. 7-8

[7] Theo G. Farrell and T. Terriff, The Sources of Military Change: Culture, Politics, Technology (Boulder, CO: Lynne Rienner 2002), 7-8

[8] Emily O. Goldman, ‘’The Spread of Western Military Models to Ottoman Turkey and Meiji Japan’’, The Sources of Military Change, Politics, Technology, ed. Theo G. Farrell and T. Terriff, (Boulder, CO: Lynne Rienner 2002), 41-69

[9] Özden Örnek, Milgem’in Öyküsü,(İstanbul, Kırmızı Kedi Yayınevi,2016), 21

[10] Milli Olarak Dizayn Ve İnşa Edilen İlk Türk Korveti Milgem Projesi (https://dho.msu.edu.tr/sayfalar/00_Anasayfa/numpages/page0003.html)

[11] Uzun Ufuk Bütünleşik Deniz Gözetleme Sistemi (https://savunmasanayiidergilik.com., 2020)

[12] Milli Olarak Dizayn Ve İnşa Edilen İlk Türk Korveti Milgem Projesi (https://dho.msu.edu.tr/sayfalar/00_Anasayfa/numpages/page0003.html)

[13] Fuat Çelik, İsmail Mehmet Doğutepe, Timur Diler, Fatih Piren, ‘’Milgem Projesinin Tarihsel Süreci’’, Mavi Vatan, Mavi Vatandan Açık Denizlere, S.8, (2021): 84-85

[14] a.g.m, 90-91

[15] Özden Örnek, a.g.e., 11

[16] a.g.e., 60-61


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 78 times, 1 visit(s) today

Close