1:58 pm Kutlu Kağan Dalkılıç, Siyaset

Türk Siyasi Tarihinin Dönüm Noktası: 3 Mart Altılı Masa Krizi

Takvim 3 Mart 2023’ü gösteriyordu; hiç kimse o tarihî günün bir milletin kaderinin dönüm noktası olacağını bilemezdi.

Türk siyasal hayatı açısından mezkur rejim, muhalif partiler ve toplumsal değişim arzusu adına etkisi belki de on yıllar sürecek dramatik bir kırılma noktasındaydık. Muhakkak ki bir eşikteydik lakin bu eşik öyle bir eşikti ki sonuçları itibarıyla siyasi tarihimizin seyrini değiştiriyor, devletin idari rejimini belirliyor, ulusal geleceğimize doğrudan hükmediyordu.

O gün muhalefette tüm dengeler değişecek ve Altılı Masa için kartlar yeniden dağıtılacaktı. Altılı Masa bir yanda duruyor, İmamoğlu ve Yavaş bir başka yanda duruyor, Meral Akşener ise bambaşka bir yere gidiyordu. Tarih o gün belki de geleceğe doğrudan bağlanmış olacak; 3 Mart Krizi ise siyasal hayatımıza belki de umulmayacak kadar büyük bir ipotek koyacaktı.

Nihayet karar günü gelmişti. Kurumsal muhalefet aday belirlemek için son kez masaya oturdu. Altılı Masa’nın mezkur beş üyesi Kemal Kılıçdaroğlu’nda karar kılmış ve Meral Akşener’e milletin talebini masaya getirdiği için kapıyı göstermişlerdi.

Altılı Masa’nın mezkur üyeleri millete kurdukları bu tezgahın tıkır tıkır işlediğini sanıyor; ulufeyle işlettikleri ve arpalıklar üzerine kurdukları bu tezgahta Meral Akşener, İYİ Parti ve dahi millete kapıyı göteriyorlardı.

Meral Akşener o gün memleketi ekranlara kilitleyen tarihî bir çağrı yapacaktı. İYİ Parti noter masasına da kumar masasına da ortak olmayacak, millet ölüm ve sıtma arasında salınan makus talihine yine terk edilmeyecekti. İmamoğlu ve Yavaş o gün nihayet alenen millet için göreve çağrılıyordu.

Siyaset o günlerde üç kategoriye bölünmüştü. Millete tezgah kuranlar, milletten kaçanlar ve korkanlar, milletin sesi olanlar. Altılı Masa millete karşı kurduğu tezgahıyla hafızalara kazınacak, İmamoğlu ve Yavaş milletten korkan ve kaçanlar olarak tarihe geçecek, Meral Akşener ve ekibi ise milletin sesi olarak sinelere dolacaktı.

Ne yazık ki bu öyle bir denklemdi ki hiçbiri muradına eremedi, hiçbiri başarılı olamadı; olan yine bu garip gureba millete olmuştu.

Altılı Masa’nın millete rağmen kurduğu tezgah milletten dönmüştü. İmamoğlu ve Yavaş ise milletten kaçarak büyük bir prestij ve itibar kaybı yaşamış, kendilerini kocaman bir kaosun içinde bulmuşlardı. Meral Akşener ise milletin sesi olmak için çıktığı yolda krizi yönetememiş, çaresiz ve adaysız biçimde ortada kalmış; o büyük haklılığı dev bir yıkıcılığa dönüşmesin diye görkemli bir haksızlığın mütevazı yapıcılığına razı olmuştu.

Ne var ki aziz millet bu üç ayrı yapısal sorunu da alenen görmüş; millete tezgah kuranlar, milletten kaçanlar ve milletin sesi olanların aynı düzlemde 6 Mart günü yeniden buluşmasını haliyle sahici ve samimi bulmamıştı. Olan bitenin tabiatı da zira açıkça bunu emrediyordu.

Nasıl olur da millete tezgah kuranlar, milletten kaçanlar ve milletin temsili olanlar yeniden bir araya gelebilirdi; bu hem siyasalın varoluşuna dair ciddi bir uyumsuzluk hem siyasetin etiğine dair büyük bir sorun hem de aktüel pratikte kocaman bir riyakarlık örneğiydi. Bunca yaşanandan sonra bu olacak iş miydi?

Sonrası seçimler ve aslında süreci uzun uzadıya anlatmanın pek de bir anlamı yok…

O günden sonra geleneksel ferman rejimi pekişmiş, sürece öyle ya da böyle ortak olan hiçbir aktör bir daha belini doğrultamamış, toplumsal değişim arzusu ve muhalif kitleler ise bir daha uzun bir süre ayağa kalkamayacak kadar ağır bir çaresizliğe mahkum kalmıştı.

Bizler mi, onu hiç sormayın, elbette hepimiz zor bir süreçten geçiyoruz ve oldukça karmaşık hisler içindeyiz ama tek bir şey biliyoruz ki Gazi Paşa’nın manevi mirası olan “mücadele”den başka bir çıkış yolumuz yok.

Her şey bitti dendiği anda toparlanın gitmiyoruz diyebilmek için temiz bir üçüncü yol açmaya çalışıyoruz. Bizler “fikirtepe medya” olarak entelektüel, sosyal ve siyasi bir merkez teşebbüsümüzle aziz milletimizin ulusal menfaati nerdeyse orda durmaya devam edeceğiz, evet, her şeye rağmen…


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 89 times, 2 visit(s) today

Close