Bu sorunun yanıtı hem evet hem de hayır. Nereden baktığınıza göre işin rengi değişiyor çünkü. Öncelikle yerel seçim Erdoğan’ın politik liderliğine zarar verebilir mi meselesi üzerinde duralım.
Bilindiği üzere başkanlık seçimi 10 ay önce tamamlandı. “Muhalefet kesin kazanır” denen bir yarışı önde bitirdi AKP lideri. Bu arada mecliste de Cumhur İttifakı üstünlüğü devam etti. Genel iktidarın AKP-MHP ortaklığında kaldığı bir ortamda hükümetin veya partinin dağılması için akut bir sebep yok. Dahası, muhalefetin iktidarı erken seçime zorlayacak gücü de yok. Çünkü yerel seçimlerden sadece CHP ve Yeniden Refah kazançlı çıktı. Mecliste yaklaşık 80 milletvekiliyle temsil edilen İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Saadet, Demokrat Parti ve TİP kaygılı ve yalnız.
Yerel yönetim hezimeti karşısında Erdoğan’ın ilk hamlesi meclis mühendisliği olabilir. Yerelde kaybedilen gücün merkezde tamamlanması için bu partilerle AKP arasındaki siyasi iş birliği ihtimal dahilinde bir seçenektir.
Erdoğan yönetiminin zayıf yanı ise ekonomik kriz. Ekonomik krizin faturasını geniş halk kesimlerine kesmeye çalışan Şimşek’in neo-liberal programı partinin toplumla olan bağını zayıflatmakta. Özellikle emekliler ve asgari ücretlilerden gelen taleplerin karşılanmamasının siyasal sosyolojik kopuşu hızlandıracağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
AKP, iktidarı döneminde tarihinde ilk defa seçime giderken seçim ekonomisi yapamadı. Çünkü elde dağıtacak kaynak yok. Bu hususu önemli saymak ve dikkatle takip etmek gerekli. Çünkü iktidar partisinin politik başarısı sadece karizmatik lidere değil, yoksul kitlelere dağıttığı kaynağa da bağlı. Parti ile kitle arasındaki maddi bağ zayıflarken politik tabanı canlı tutmak ise imkansız.
Batı’dan kaynak bulunmadığı müddetçe ekonomi toparlanamayacak. Ekonomi düzelmezse küskün AKP seçmeni partisine dönmeyecek. Bu kısır döngüyü bir anda kırmak olanaksız olduğundan parti ve devlet içinde yeni kadrolarla değişim havası estirmek dışında bir seçeneği kalmıyor AKP liderliğinin. Birkaç ay içinde parti genel merkezi, il ve ilçe başkanlıkları ile kabinede ciddi bir revizyon olabilir.
Şüphesiz ki AKP kaybedince Erdoğan da kaybetti argümanını savunmak da mümkün. Çünkü CHP birinci parti oldu. AKP elindeki en büyük siyasal psikolojik üstünlüğü kaybetti. Geçen seçimle karşılaştırıldığında sandığa gitmeyen 7,5 milyon seçmen var.
Erdoğan, biraz da başkanlık sisteminin getirdiği aşırı yük nedeniyle oyun kurmakta güçlük çekiyor. Yeni siyaset üretemeyen, yeni bir hikaye yaratamayan, seçim kampanyasında görüldüğü üzere geçmişe sarılan, siyasal nostaljiyle işleri yürütmeye çalışan AKP’yi; AKP liderliğinden ayırt etmek artık çok zor. Ayrıca İmamoğlu ve Yavaş faktörlerini de unutmayalım. Muhalefetin elinde tüm Türkiye’de karşılığı olan, Erdoğan çapında iki lider var. Erdoğan zirvede yalnız değil artık.
*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.
** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:
Armağan Öztürk, “AKP Kaybedince Erdoğan da Kaybetmiş Oluyor mu?”,
https://www.fikirtepemedya.com/siyaset/akp-kaybedince-erdogan-da-kaybetmis-oluyor-mu/ (Yayın Tarihi: 5 Nisan 2024).
***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz: