11:12 am Denizcan Dede, Siyaset • Bir Yorum

Türk Milliyetçilerinin 2024 Mayıs’ı İtibarıyla Siyasi Birikimi

Bilgisayarda iki Word dosyası açılı, biri an itibarıyla bu yazıyı kaleme aldığım dosya, diğeriyse tez düzenlemesi. Son dönemde tez yazımı üzerine yoğunlaşmamdan ötürü Fikirtepe’yle arayı açtığımdan bari düzenlemeyle meşgul iken kafayı dağıtayım diyerek kaleme alıyorum bu yazıyı. Aslında çok daha ilginç fikirlerim var milliyetçiliğin özcü ve inşacı bakışları, kültürel milliyetçilik ve etnik milliyetçiliğin farklı gözüküp özünde aynı şeyi savunması ve milliyetçiliğin iktisadi bakışı gibi ama elimin halen dolu olduğu bu günlerde, açtığım arayı kapatmak için yine milliyetçilik hakkında, daha konforlu bir yazı kaleme almak istedim ve dümeni gündeme çevirdim. Yani Türk milliyetçiliğinin 2024 Mayıs’ı itibarıyla olan durumuna…

Yerel seçimlerden itibaren Türk milliyetçiliği mağlup bir konumda görünmektedir. Fikirlerine değer verdiğim Özgür Akyüz ağabeyin vurguladığı gibi, CHP de iktidar da gayrimillî politikalara büyük pervasızlıklarla devam etmektedir. Neden? Çünkü İYİ Parti parçalanmış bir yapıda, MHP güçten düşmüş, Zafer Partisi ise bir parti değil fan club ciddiyetinde. Böyle bir ortamda milliyetçilerin sözünün geçer akçe olmaması normal değil mi?

Peki, Türk milliyetçiliği için gelecek tamamen karanlık mı? Bence hayır. Mansur Yavaş’ı belki Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdiğimden çok daha fazla eleştirmişimdir. Hatta beş yıldır Ankara’ya sel baskınlarıyla baş edecek bir altyapı projesi oturtamaması bile tam bugün eleştirdiğim bir konu. Türk milliyetçilerinin Ankara Büyükşehir Belediyesi ile kurduğu iş ve patronaj ilişkisi hususunda ise Türk milliyetçiliğine kısa-orta vadede zarar, uzun vadede fayda sağladığını düşünüyorum. Zarar verdi ve veriyor çünkü özellikle İYİ Parti’de ihaleci bir güruh peyda etti, Zafer Partisi dahil Türk milliyetçisi partilerin iç işlerine karışacak, milliyetçileri CHP lehine kontrol altında tutacak bir mekanizmanın başında duruyor Yavaş. Faydalı tarafı ise şu ki İYİ Parti’den ve farklı network’lerden belediyelere giren Türk milliyetçileri, belediye bürokrasisini tanıdılar, belediyelerde amir, idareci, memur olma tecrübelerini tattılar. Bu kısmen İYİ Parti – İstanbul Büyükşehir Belediyesi bağı sayesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi için de böyle oldu.

Dolayısıyla şu an elimizde altyapı, sosyal politikalar, şehirlerin kültürel düzenlemesi, şehir plancılığı üzerine pişmiş bir zümre var. Bu zümre bugün siyaseten hoşumuza gitmeyen tercihlerde bulunabilir ancak yarın bir gün Türk milliyetçiliği siyasal iktidarı ele geçirince kimi, nereye atayacağımız konusunda elimizin boş olmayacağı bir kadronun terkibinde bulunacaklarına inanıyorum. Bu durumun Cumhur İttifakı tarafında da benzer olduğu fikrindeyim. MHP kadrolarından güvenlik ve adalet bürokrasisi başta olmak üzere bürokrasinin farklı yerlerine girenler oldu. Bu durum da iktidar yanlısı, ekmeğini iktidardan alan bir milliyetçi zümre yaratarak kısa ve orta vadede zarar verdi. Ancak uzun vadede aynı durum geçerli olacaktır.

Ayrıca Büyük Birlik Partisi kökenli kadroların hem Cumhur İttifakı belediyelerinde hem de bürokratik makamlarda bulunduğunu biliyoruz. Bu kadroların tamamı Büyük Birlik Partisi genel merkeziyle uyumlu isimler değil, muhalif eğilimli olanlar da bir şekilde bu network’e dahil olabilmiş. Genel duruma bakıldığında Siyasal İslamcı camianın 1990 öncesinde Devlet Planlama Teşkilatı başta olmak üzere devlet kurumlarında edindiği tecrübeye benzer bir durum denebilir. Devleti ve kurumları yeterince tanımış olan Millî Görüş kadroları, 1994 Yerel Seçimleri sonrasında siyasete taşınarak AK Parti tecrübesine giden yolu açmıştı. Özetle bu durum Türk milliyetçilerini iki kutba angaje etmesi açısından “hayrın içindeki şer” iken kazandırdığı tecrübeler açısından “şerrin içindeki hayır” olabilir.

Unutulmaması gereken bir husus da şudur ki Türk milliyetçiliği siyaseten çok önemli tecrübeler kazandı. Bana göre İYİ Parti de Zafer Partisi de artık siyasi geleceği olmayan partilerdir. Ancak bu iki parti de sahneden inecekse Türk milliyetçiliğinin müktesebatına kattıkları ile hatırda kalarak inecek. İki parti de klasik, devlete bağımlı, güvenlik merkezli milliyetçiliğin ötesine geçen tutumlar sergiledi. İYİ Parti milliyetçiliğin sadece güvenlikten ibaret olmadığını, Bilge Yılmaz, Ümit Özlale gibi isimlerle birlikte milliyetçiliğin politika da üretebileceğini, somut alternatifler de sunabileceğini göstermiş oldu. Zafer Partisi ise Lezita ve İliç konusunda aktivist tavır alarak milliyetçiliğin işçi hakları ve çevre sorunlarına da müdahil olabileceğini göstererek Türk milliyetçiliğine farklı bir hizmette bulundu. Pek tabii ki ülkücü gelenekte başından beri sendikacılık ve eylemcilik vardı, devleti tanımaya ve devlet ile iş yapmaya ise Milliyetçi Cephe hükümetlerinden, DSP ile kurulan koalisyona kadar alışık bir camiadan bahsediyoruz.

İYİ ve Zafer’in bu kazanımları, daha çok 2015 sonrası konjonktürdeki muhalif milliyetçiliğin kazanımları gibi görünse de esasında Türkeş MHP’sinin geçmiş kazanımlarından da farklı bir boyuttadır. Zira yirmi birinci yüzyılın kavramları, şartları farklıdır. İnternetin yaygınlaştığı, tüm kavramların sürekli güncellendiği bu dönemde bu kazanımları elde etmenin özgül ağırlığı elbette ki daha farklı olacaktır. Gelgelelim ne İYİ Parti ne de Zafer Partisi, ektikleri bu tohumların hasadını toplayacak gibi durmuyor. 

Şu an Türk milliyetçisi kadroların hem CHP hem de Cumhur İttifakı kadrolarında bulunmasını Türk milliyetçilerinin iki kutuplu sistem içinde eritilmesi olarak okuyanlar da vardır ve olacaktır. Ancak Türk milliyetçiliğinin yaşadığı gelişim ve kazandığı tecrübeler, bana başka bir yolun da mümkün olduğunu düşündürüyor.

İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin yapamadığı şekilde Cumhur seçmeninin gönlünü kazanabilecek, MHP’nin yapamadığı şekilde ajandasını doğrudan Türk milliyetçisi bir iktidar olarak belirleyebilecek, vizyon sahibi bir Türk milliyetçisi lider iktidara yürüdükçe bu kadrolar safını seçmeye başlayacak ve Türk milliyetçisi fikriyat esasında yeniden inşa edilen bir Türkiye için tecrübelerini kullanmaktan çekinmeyecektir. Ayrıca bu liderin heybesinde de İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin ortaya koyduğu ama somut sonuca vardıramadığı kazanımlar olacağı için işi çok daha kolay olacaktır.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:

Denizcan Dede, “Türk Milliyetçilerinin 2024 Mayıs’ı İtibarıyla Siyasi Birikimi” https://www.fikirtepemedya.com/siyaset/turk-milliyetcilerinin-2024-mayisi-itibariyla-siyasi-birikimi/ (Yayın Tarihi: 7 Mayıs 2024).

***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz:

Visited 221 times, 1 visit(s) today

Close