10:49 am Aybars Öztuna, Dış Politika

Başkan Joe Biden, İkinci Dönem Adaylığından Çekildi ve Kamala Harris’i Destekledi

Amerika Birleşik Devletleri’nin kırk altıncı başkanı Joe Biden, görev süresi boyunca ülkenin karşılaştığı pek çok zorlukla yüzleşti. Pandemi, ekonomik krizler ve uluslararası ilişkilerdeki gerilimler, Biden yönetiminin aşması gereken engeller arasındaydı. Ancak, Biden’ın en büyük sınavlarından biri, kendi partisi içindeki destek eksikliği ve halkın değişen algıları oldu. Bu yazıda, Biden’ın ikinci dönem başkanlık adaylığından çekilme kararının arka planını, Kamala Harris’in desteklenmesini ve Demokrat Parti’nin geleceğini ele alacağız.

Bu olağanüstü karar, Lyndon B. Johnson’ın 1968’de aday olmaktan çekildiği zamandan bu yana ilk kez görevdeki bir ABD başkanının ikinci bir dönem için partisinin adaylığını reddettiğine işaret ediyor. Genel seçim kampanyası sırasında hiçbir başkan adayı çekilmedi.

Bu karar, Biden’ın 27 Haziran’da Cumhuriyetçi aday Donald Trump’a karşı felaket bir tartışma performansı göstermesinden sonra, Demokrat Parti’de üç haftalık kaos, endişe ve suçlamaların ardından geldi. 90 dakikalık felaket sırasında başkan kırılgan görünüyordu ve tutarlı argümanlar yapmakta zorlanıyordu. Biden’ın kampanyayı sonlandırması için çağrılar hemen başladı, birkaç CNN panelisti hızla başkanın kampanyasını sonlandırmayı düşünmesi gerektiğini öne sürdü. Başkanın görevi bırakması çağrısında bulunanların sayısı, seçilmiş yetkililer ve yorumcular dahil olmak üzere giderek arttı. Bazıları ise başkan çekilene kadar hiçbir Demokrat’a para vermeyeceklerini söylediler.

Biden ve en sert savunucuları geri adım atmadı, başkanın sadece “kötü bir gece” geçirdiğini, soğuk algınlığı olduğunu ve jetlag olduğunu ve hâlâ kasım ayında Trump’a karşı en iyi Demokrat olduğunu ısrarla iddia etti.

Ancak çeşitli raporlar, Biden’ın tartışma performansının tek seferlik bir olay olmadığını, son yıllarda perde arkasında ve diğer yetkililerle görüşürken sık sık zorluk yaşadığını, bu tür zorlukların son altı ayda arttığını öne sürdü. Biden’ın yakın çevresi ile siyasetteki ve medyadaki destekçileri, artan özel ve kamusal kanıtlarına rağmen Biden’ın “çok zeki” olduğunu iddia etmeye devam ederek, başkanın gerilemesini örtbas etmekle suçlandılar. Demokrat Parti’nin başkan adayını değiştirmesi, Amerikan siyasetindeki derin bölünmeleri ve partinin içindeki güç mücadelelerini yansıtıyor. Joe Biden’ın ikinci dönem başkanlık adaylığından çekilme kararı, partinin kazanamayacak bir adayı desteklemekten kaçınma ve kamuoyu baskısına boyun eğme isteğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu durum, partinin pragmatik siyaset anlayışının ve seçimleri kazanma hırsının bir yansıması olarak görülüyor.

Biden’ın çekilmesi ve Kamala Harris’in öne çıkışı, Demokrat Parti’nin stratejik bir hamlesi olarak ele alınabilir. Bu hamle, partinin içindeki bazı kesimlerin, Biden’ın liderliğindeki zayıflıkları ve kamuoyu algısındaki olumsuz değişimleri göz önünde bulundurarak daha güçlü bir aday arayışına girdiğini gösteriyor. Ancak bu değişiklik, aynı zamanda partinin ideolojik tutarlılığı ve prensipleri konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Kamala Harris’in yükselişi, Demokrat Parti’nin dış politikada agresif ve yayılmacı tutumunu sürdüreceğine işaret ediyor. Harris’in geçmişteki açıklamaları ve politik duruşu, partinin uluslararası ilişkilerde güç kullanımına ve askerî müdahalelere olan eğilimini sürdüreceğini düşündürüyor. Bu durum, bazı muhafazakâr ve liberteryen seçmenler tarafından dile getirilen Amerika’nın dış müdahalelerden kaçınması gerektiği yönündeki görüşlerle çelişiyor.

Diğer yandan, Harris’in adaylığı, Demokrat Parti’nin woke kültürü ve kimlik politikalarına olan bağlılığını pekiştiriyor. Partinin aşırı hassasiyet ve yapay kimlik politikalarına dayalı yaklaşımı, muhafazakâr kesimler tarafından, bireysel özgürlükler ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar olarak eleştiriliyor. Harris’in liderliğinin, bu tür politikaların partide daha da belirginleştireceğini ve Amerikan toplumunun temel değerlerine zarar verebileceğini düşündüren birçok kişi bulunuyor.

Bu aday değişikliği, bazı muhafazakâr gözlemciler tarafından, Demokrat Parti’nin seçimleri kazanma konusundaki umutsuzluğunun ve siyasi fırsatçılığının bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Biden’ın çekilmesi ve Harris’in öne çıkışı, partinin kendi ilkelerine ve vaatlerine ne kadar bağlı olduğu konusunda şüpheler uyandırıyor. Muhafazakârlar, bu durumu, Demokrat Parti’nin popülist eğilimlere ve anket sonuçlarına aşırı derecede duyarlı olduğunun bir kanıtı olarak görüyorlar ve bu yaklaşımın, uzun vadeli politika yapımı ve istikrarlı liderlik yerine kısa vadeli siyasi kazanımları önceliklendirdiğini düşünüyorlar.

Kamala Harris’in adaylığının, Demokrat Parti’nin küresel politikalarda agresif bir tutum izlemeye devam edeceğini gösterdiği düşüncesi, muhafazakârlar arasında endişe yaratıyor. Harris’in geçmişteki politik pozisyonları, partinin askerî müdahalelere ve yabancı ülkelerdeki müdahaleci politikalara olan eğilimini sürdüreceğine işaret ediyor. Bu durum, Amerikan dış politikasının daha mütevazı ve geri çekilmiş bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu savunan muhafazakâr ve izolasyonist kesimler tarafından eleştiriliyor.

Ayrıca, Harris’in adaylığı ve Demokrat Parti’nin kimlik politikalarına olan vurgusu, Amerikan toplumunun bölünmesine ve kutuplaşmasına katkıda bulunabilecek bir faktör olarak görülüyor. Muhafazakârlar, woke kültürünün ve aşırı politik doğruculuğun, ifade özgürlüğü ve bireysel haklar üzerindeki baskıları arttıracağını ve toplumun temel değerlerini zayıflatacağını düşünüyorlar. Harris’in liderliğinin, bu tür politikaların partide daha da güçlenmesine ve Amerikan toplumunun temel yapısını bozabilecek radikal değişikliklere yol açabileceğine inanılıyor.

Sonuç olarak, Demokrat Parti’nin aday değişikliği, muhafazakâr ve bağımsız seçmenler arasında, partinin liderlik ve politika yapımı konusundaki tutarlılığına dair ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bu değişiklik, partinin seçim kazanma hırsının, prensipler ve uzun vadeli stratejik düşünce üzerinde baskın çıktığını gösteriyor. Kamala Harris’in potansiyel adaylığı, Amerikan siyasetinde yeni bir dönemi temsil ediyor olabilir ancak bu dönemin Amerikan toplumunun temel değerleri ve politikaları üzerindeki etkileri, muhafazakârlar tarafından kaygıyla izleniyor. Demokrat Parti’nin bu stratejik hamlesi, Amerikan siyasetindeki bölünmeleri derinleştirebilir ve gelecekteki seçimlerde partinin nasıl algılandığını önemli ölçüde etkileyebilir.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:

Aybars Öztuna, “Başkan Joe Biden, İkinci Dönem Adaylığından Çekildi ve Kamala Harris’i Destekledi” https://www.fikirtepemedya.com/dis-politika/baskan-joe-biden-ikinci-donem-adayligindan-cekildi-ve-kamala-harrisi-destekledi/ (Yayın Tarihi: 22 Temmuz 2024).

***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz:

Visited 57 times, 1 visit(s) today

Close