9:34 am Edebiyat, Kaan Eminoğlu

Tez, Antitez ve Sentez: Attilâ İlhan’ın Şiirindeki Divan Şiiri Etkileri

Bileşim: İki veya daha çok öge bir araya gelerek yeni bir öge oluşturma; terkip. Attilâ İlhan’ı bir sözcükle eşleştirmemiz istenirse şüphesiz ki o sözcük “bileşim” olur.

Tezatların inatlarla yarıştığı bir yaşantıda Attilâ İlhan’ı tek bir noktadan okumak onun yaşam serüvenindeki dönüşümlerle ulaştığı estetik sentezi ıskalamak demektir.

Şiir dünyamıza halk edebiyatının yerel söyleyişi ve toplumcu şairlerin destansı anlatımının bileşimi olan Duvar ile giriş yapan şairin; yurt dışına açılmasıyla Batı ile yakın temasının bir sonucu olan Sisler Bulvarı ve kitabın mevcut hacim sorunu nedeniyle Sisler Bulvarı’na alamadığı şiirlerinden oluşan Yağmur Kaçağı adlı kitapları Fransız şiirinin ve Fransa’daki atmosferin yansıması olarak inşa edilmiş kitaplardır.     

İlhan, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki modernleşme atmosferinden kaynaklanan eskiyle araya set çekme tavrının etkisinde kaldığını ve bu yüzden de ilk şiirlerinde, aşina olduğu divan edebiyatı ses ve yapı unsurlarına yüz çevirdiğini sadece tavır olarak değil, söylem olarak da beyan etmiştir: “Babam şairdi, divan tarzında gazeller yazardı. Ben de elbet hem onun şiir tutumunu yadsıyorum, hem de kendimi ona kabul ettirmeye çalışıyorum. Kolay kolay etmedi ya, o ayrı sorun. Tarz-ı Kadim bugünkü kafama göre yanlış bir saldırı tutumundadır. Besbelli Abdulbaki Gölpınarlı’nın yayımladığı Divan Edebiyatı Beyanındadır adlı kitabın etkisindeyim. Klasik şiiri küçümsüyorum…” (Sisler Bulvarı, 1993: 163-164).

Attilâ İlhan’ın ülkesinin modernleşme hareketine ilişkin siyasi tahlilleri ve şiirdeki poetik arayışları onu eski edebiyatın aşılacak bir eşik olmaktan daha çok yararlanılacak bir kaynak olarak görme eğilimine ulaştırmıştır. Babasının eski edebiyata (klasik edebiyat) düşkünlüğü ve çocukluk anılarında baskın bir yer tutan divan şiiri estetiğinin üretimleri, tevarüs eden estetik bir bilinç olarak orta yaşlarında kaleme aldığı şiirlerine ilham olmuştur. Bu ilham, sadece divan şiirinin olanaklarına yaslanan bir şiire değil, divan şiiriyle politik gerilimi bir bileşke hâline getiren siyasi günce şiirlerine de kapı aralamıştır.

Attilâ İlhan külliyatında divan edebiyatı etkilerinin en baskın göründüğü Tutuklunun Günlüğü adlı eser biçim ve ses olarak eskiye, tematik olarak da güncel siyasete dayanan klasik ve modern şiir arasında diyalektik ilişki kurma çabasının nitelikli bir ürünüdür. Hakeza İlhan estetiği ile özdeşleşen sosyal realizm, şiirde diyalektik çatışma arayan Attilâ İlhan’a özgü edebî bir tutumdur.


İşlenen temanın divan şiirinin sesiyle güçlendirilmesi Attilâ İlhan’a özgü bir şiirsel stil özelliğidir. Rubailer, gazeller ve terkibibentler biçim olarak olmasa da isim olarak şiirlerin omurgasında yer alır. Ses olarak incelendiğindeyse kimi zaman divan şiirinin müzikalitesine yakın kimi zaman da çağdaşları olan şairlerin şiirlerindeki müzikaliteyi aşan bir tını görülür.

Şairin yetiştiği kültür havzası estetik üretiminin de ana belirleyicisidir. İlhan, kentsoylu bir aydın olduğu için şiirlerinde de kent insanının bunalımlı ve lirik yaşantısına odaklanır. Fransız kültürüyle teması ona Batı estetiği ile eklektik bir ilişki kurma olanağı yaratır.

Klasik edebiyata yakınlığı ve uzaklığı ise babasına olan yakınlığı ve uzaklığı ile aynı düzlemdedir. Babası Muharrem Bedrettin İlhan iyi bir eğitim almış ve klasik şiire aşina bir kişi olmakla beraber, kendi çapında, eski şiirin rüzgârıyla şiirler kaleme alan bir isimdir. Gerek maruz kalma gerekse de kendini babasına kabul ettirme çabası, ilerleyen süreçte İlhan şiirinde bir kimlik özelliği hâline gelir.

Her ne kadar hâkim estetik kültür eski şiiri aşılması hatta toptan rafa kaldırılması gereken bir taklit süreci olarak görse de İlhan için gerek ailevi referansları gerekse de ulusal kültür bileşimi düşüncesi buna tam olarak izin vermez.

Onun şiirinde baba gelenekle ilişkilendirilmiş, daha doğrusu geleneğin yerine konulmuş bir öznedir. Babaya yönelik atıflar geleneğe ilişkin atıflarla eş değerdir. Özetle onun şiirindeki gelenek baba, baba da gelenektir. Şair babasından öğrendiği estetik geleneği kendi personasında orijinal bir söyleyişe dönüştürür.

İlhan’ın Cumhuriyet aydınlarının tasfiyeci Öz Türkçeciliklerine karşı olması, Cumhuriyet Devrimi’nin “İkinci Adam” olarak kodladığı ve Cumhuriyetçilik fikrinin ön önemli ikinci figürü olarak görülen İsmet İnönü ve onun yönetiminde geçen Türkiye’nin 1940’larını “Kırk Karanlığı” olarak adlandırması, Melih Cevdet gibi Cumhuriyet aydınlarının “Bizim klasiklerimiz yoktur.” şeklindeki inkârcı pozisyonlarının aksine Divan şiirini sahiplenmesi ve epigraf olarak sürekli Divan şiiri atıfları kullanması nev’i şahsına münhasır bir şair olmasıyla yakından ilişkilidir.

İlhan şiirinde gelenekle olan ilişki, doğrudan devam ettirmenin bir numunesi olmaktan çok bir sıçrama tahtası işlevselliği içerisindedir. Şair her ne kadar gelenekten bir noktada yararlanır gözükse de imlayla kurduğu kendine özgü ilişki (hiçbir şiirinde büyük harf kullanmama) geleneğe dair itiraz tavrının somutlaştırıcı bir örneği olarak da not edilmelidir.

Şarkı, makam, musiki; Attilâ İlhan’ın divan şiirini yeniden ele alma macerasının omurgasını oluşturan üçgen. Mahur, Attila İlhan şiiri içinde belki de Mahur Beste şiirinin popülaritesinin de etkisiyle en dikkat çeken makamdır.

Tutuklunun Günlüğü kitabında yer alan ve her biri bir makam adı olan “incesaz” bölümündeki “nihâvent” şiirinde üç defa tekrar eden “nihâvent mi ışıldar içimdeki yoksa samanyolu mu” dizelerinde de nihavendin parıltılı, çok sesli, çok renkli dünyasını gözler önüne serer.

Hüzzam anlam itibarıyla hüzün. Attilâ İlhan şiirinin omurgasını oluşturan toplumcu kuşağa yakılan ağıtların hüznünün baskın bir karakter olarak ortaya çıktığı şiirler belki de külliyatının en önemli eserlerindendir. Hüzzama ilişkin gönderme ve bağdaştırmaları bu ışıkta okumak gerekir:

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız       
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız         
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız         
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız  
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
” (Tutuklunun Günlüğü:1973)


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:

Kaan Eminoğlu, “Tez, Antitez ve Sentez: Attilâ İlhan’ın Şiirindeki Divan Şiiri Etkileri” https://www.fikirtepemedya.com/edebiyat/tez-antitez-ve-sentez-attila-ilhanin-siirindeki-divan-siiri-etkileri/ (Yayın Tarihi: 19 Ekim 2024).

***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz:

Visited 49 times, 1 visit(s) today

Close