Günümüz Türk sinemasında gördüğüm mühim bir problem, sinemamızın toplumcu yapısını ne yazık ki kaybetmesi. Bu durumun ortaya çıkmasında pek çok faktör var. Ama bence en önemli faktör, AVM filmleri yapan, aynı yemeği tekrar tekrar ısıtan garantici yapımcıların, ticari kaygılarını her türlü değerin üzerine konumlandırmış olmaları. Bu ambargoyu kırmak kapitalleşen bir sinema sektöründe pek de kolay değil. Derdi olan ve insanlara bir şeyler aksettirmek isteyen sanatçı nitelendirmesine layık insanların neslinin tükenmekte olduğu da malumunuz. Günümüzde durum böyle olsa da Yeşilçam dönemi, furyaların dışında kalan mühim toplumcu filmlere kucak açma kadirşinaslığını göstermiş bir dönemdir. Çorbada az da olsa tuzu bulunmaktadır anlayacağınız. Bu filmlerden birisi de hiç şüphesiz İhsan Yüce’nin yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı Mahir Günşiray ile Tuncay Akça’nın başrollerini paylaştığı Bebek filmidir.
İhsan Yüce önemli bir tiyatro/sinema insanıdır ve tam bir Anadolu medeniyeti âşığıdır. Hayatının uzun döneminde diyar diyar Anadolu’yu gezen ve onu güzel senaryolarında bir sosyolog hassasiyetiyle inceleyen önemli bir sinema insanıdır. Ancak ülke şartları ve sinema koşulları Yüce’nin sanat hayatında kapasitesine denk gelecek üretimler yapmasına engel olmuştur. İhsan Yüce, hayatını idame ettirmek, ailesine bakabilmek için yapımcıların ticari kaygılarına uygun pek çok senaryo yazmıştır bu yüzden. Ancak! Bu durumlar olurken beynine ve yüreğine ihanet etmemiş, fırsat ve imkan bulduğu anlarda da Türk sinemasına önemli, mesaj dolu filmler armağan etmiştir. Yüce hakkında detaylı malumat edinmek isteyen kişilere Erhan Tuncer’in “Gül Gibi Zabıta Dururken Kızını Çöpçüye Veren Adam” kitabını şiddetle tavsiye ederim.
Film, Adıyaman Kahta’dan iş kazası geçirmiş babasının yanına gelen bir çocuğun İstanbul hikayesidir. Anadolu’dan öz duygularla gelen bu çocuğun İstanbul gibi yoğun göç alan, martıların bile açken simit yediği bir şehirde yaşadıkları ve yaşatmaya çalıştıklarının veciz bir anlatımıdır.
Filmin Artıları
- Çocuk işçileri, evsiz çocukları, çocuklara karşı işlenen cinsel istismarları, suça sürüklenen çocukları cesurca haykıran bir film olması.
- Filmin “Dünya Çocuk Yılı” ilan edilen 1979 yılında ülkemizde üretilmesi ve 2023 dünyasından ileri görüşlü bir ruha sahip olması.
- Anadolu’yu diyar diyar gezerek gözlemleriyle notlar alan İhsan Yüce’nin Adıyaman-Kahta şivesini kusursuz bir şekilde filmde kullanması.
- Çocuk oyuncu olarak Tuncay Akça’nın seçilmesi. Akça’nın olağanüstü performansı gişede kendisini Tarık Akan ile yarıştıracak seviyeye getirmiştir.
- Filmin, Karlovy Vary Film Festivali’nden “Jüri Özel Ödülü” kazanması.
- Sahipsiz çocuğun, sahipsiz kedinin, sahipsiz köpeğin ve sahipsiz bir bebeğin aynı viranede barınmasına olanak sağlayan sahipsiz bir çocuğun hikayesi olması. İmkansızlıklar içinde dahi yapılabilecek iyiliklerin, hali vakti yerinde olanlara sanatsal bir tokadının adıdır Bebek filmi.
- 70’li yılların İstanbul’unu güzellikleriyle, arka sokaklarındaki viraneleriyle bize gösteriyor olması.
Filmin Eksileri
- Tuncay Akça’nın kendisinden yaşça epey büyük Pekcan Koşar tarafından seslendirilmesi.
- Mahir Günşiray ve Sevda Aktolga gibi isimlerin filmdeki performanslarını gayet yüksek bulsam dahi isimlerinin çok popüler olmaması filmin yıldızını biraz düşürmekte.
- HD versiyonunun hala YouTube’da olmaması.
- Müziklerin filmin ruhuyla asla uyuşmaması. Cahit Oben, Cahit Berkay veyahut Melih Kibar gibi bir ismin filmin müziklerine el atmasını kesinlikle arzu ederdim. Müziklerin yansıttığı olumsuz enerjinin filmin topyekün sinerjisine de zarar verdiğini düşünüyorum.
TATSIZ/TATLI DETAY
- Başrol çocuk işçiyi oynayan Tuncay Akça’nın geçmişte ayakkabı boyacılığı yapan bir çocuk işçi olması.
- Hababam Sınıfı film setinin etrafında daha çok ayakkabı boyarım düşüncesiyle tezgah kuran ayakkabı boyacısı bacaksız Tuncay Akça’nın Ertem Eğilmez tarafından 1975 yılında keşfedilmesi ve 1979 yılında “Dünya Çocuk Yılı”nda bir çocuk işçinin hikayesinde aslanlar gibi başrolü oynaması. Sen ne büyüksün Yeşilçam!
*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.