1:51 pm Çeviri - Makale, Mersiye, World

“Melek ya da deccal”: Rusya ölümünden 100 yıl sonra Lenin’in mirasıyla yüzleşiyor.

Andrew Roth*

20. yüzyılın en etkili liderlerinden Vladimir Lenin’in ölümünün yüzüncü yıldönümü ülkesi Rusya’da (21 Ocak Pazar günü) büyük oranda kutlanmadı. Devrimci lider Rusya ve Ukrayna’nın altına son on yılda patlamakta olan bir “saatli bomba” yerleştirmekle suçlanıyor.

Kızıl Meydan’da geçit töreni ya da coşkulu söylevler olmadı. Bunun bariz nedeni, Lenin’in en sert eleştirmenlerinden, Lenin’in devrimcilerinin yıktığı imparatorluğa çok daha fazla âşık görünen Vladimir Putin’dir.

Resmî Sovyet kültüründe genellikle 1917 Devrimi’ni başlatan büyük, babacan, müşfik bir figür olarak tasvir edilen Lenin’in mirası, konunun hem söylemsel hem de fiilen kapanması için yapılan bazı çağrılara rağmen, daha karanlık tonlarda yeniden resmediliyor.

Daha önce insan hakları komiseri olarak görev yapmış olan Rus senatör Vladimir Lukin şöyle dedi: “Bence Lenin’in ölümünün 100. yıldönümü, şu ikilem etrafında bitmek bilmeyen hararetli ve anlamsız tartışmalardan uzaklaşmaya yönelik bir fırsat yaratıyor: O cennetten gelen bir melek mi, yoksa mutlak dünya kötülüğünün vücut bulmuş hali olan korkunç bir deccal mi?” Lukin sözlerine şunu da ekledi: “Kullanılıp kullanılmayacağı başka bir soru.”

Putin ise ne Lenin hakkında konuşmayı bırakabiliyor ne de Kızıl Meydan’daki mozolesinde mumyalanan naaşını defnetmeye hazır halde görünüyor. (2016’da mumyalanmış naaşı muhafaza etmenin maliyeti yıllık 140.000 sterlindi). VTsIOM anket şirketinin yaptığı yeni bir ankete göre Rusların üçte biri Lenin’in naaşının mümkün olan en kısa sürede defnedilmesi gerektiğine inanıyor ancak bu soru o kadar kışkırtıcı bulunuyor ki Lenin belki de bir yüzyıl daha kamuoyu önünde sergilenmeye devam edecek.

“Toplumumuzu bölecek herhangi bir adım atılmaması adına burada çok ihtiyatlı olmamız gerektiğine inanıyorum. Toplumu birleştirmemiz gerekiyor,” diyen Putin, 2016 yılında Kremlin yanlısı aktivistlere Lenin’in defnedilip edilmeyeceğine ilişkin bir açıklama yapmıştı. Lenin’in naaşının 2024 yılında kaldırılacağına dair söylentilerden ise vazgeçildi.

Bir zamanlar uluslararası devrimci hareketlerin dayanak noktası olan Lenin’in etkisi ölümünden bu yana geçen yüzyılda azaldı çünkü 1917 Rus Devrimi’nden doğan acımasız komünist diktatörlük için gerekli koşulların yaratılmasındaki rolü zamanla daha da belirginleşti.

Warwick Üniversitesi’nde tarih profesörü olmasının yanı sıra Lenin’in biyografisini kaleme alan ve Lenin’in yaşamı ve fikirleri üzerine yeni bir inceleme olan Lenin Yaşıyor mu? kitabının da yazarı olan Christopher Read, “Lenin’in mirası ve bugün ne anlama geldiği konusunda hala kararsızım.” dedi. Read, bir yandan Çin ve diğer iktidardaki Komünist partilerin miraslarını hala Leninizm’e dayandırdıklarını söyledi. “Ancak radikallerin ulaşabileceği bir Leninist metodun var olduğu fikri bugünlerde muhtemelen uygulanamaz.” diye ekledi.

Lenin’in Batı’daki uluslararası cazibesi, devrimden hemen sonra, halefi Joseph Stalin’in gaddarlığının zamanın Sovyet Komünist Partisi lideri Nikita Kruşçev tarafından ifşa edildiği 1956 olaylarına değin en güçlü durumundaydı.

Read, “İnsanları Leninizm’e çeken unsur temelde onun anti-emperyalizmiydi, ki iyi ya da kötü, Sovyetler Birliği o dönemde herhangi bir anti-emperyalist hareket için en sağlam başlangıç noktasıydı.” dedi. “Bu yüzden pek çok entelektüel, kuşkusuz hatalı bir şekilde, 1930’larda Stalin’in Rusya’sının bir nevi büyük yeni uygarlık olduğu fikrine kapılmıştı.”

Lenin’in modern siyaset üzerindeki etkisi, ideolojik bir öncü tarafından yönetilen Parti-Devlet vizyonunun siyasi bir gerçeklik haline geldiği Çin’de en yoğun şekilde hissediliyor diyebiliriz. Çin Komünist Partisi’nin lideri Xi Jinping, Fujian eyaletinde üst düzey bir memurken 1990’ların sonlarından itibaren Tsinghua Üniversitesi’nde Marksist teori ve ideolojik eğitim aldı. 2012’de iktidarı devraldığında kısa süre içinde parti yetkililerine Marksizm-Leninizm de dahil olmak üzere “temel sosyalist değerleri uygulama” çağrısında bulunduğu bir konuşma yaptı.

Lenin’in Putin tarafından şiddetle kınandığı ve kötü adam olarak yeniden tasvir edildiği Rusya’da ise durum başka. Putin, 2016’dan bu yana yaptığı konuşmalarda Lenin’i milliyetçileri yatıştırıp Sovyet sisteminde kırılmalar yaratmakla ve daha sonra Sovyetler Birliği’nden ayrılma hakkına sahip olacak ulusal cumhuriyetler kurmakla suçladı. “Bu bir saatli bomba değilse nedir?” diye sordu.

Harvard Üniversitesi’nde tarih profesörü olarak görev yapan Serhii Plokhy’ye göre, Lenin’in Ukraynalıların ve Rusların farklı devletlerde yaşaması gerektiğini kabul etmesinin ve endüstriyel Donbas bölgesinin Ukrayna Cumhuriyeti’nde kalması konusundaki ısrarı, Ukrayna’nın 1918’de bağımsızlığını ilan ettikten sonra yeniden birliğe katılmasına yardımcı oldu. “Ancak bunu yapmak için Lenin’in ödediği bedel, günümüz Rus kamuoyuna aşırı görünüyor.”

Ukrayna’da 2014’ten önce Lenin’in adını taşıyan sayısız şehir meydanı ve heykel Rus sömürgeciliğinin bir kalıntısı olarak görülüyordu ve ülke 2015’te binlerce anıtın yıkılması ve on binlerce cadde ve meydanın, bazen de tüm kasaba ve köylerin yeniden adlandırılmasıyla geniş çaplı bir komünizmden arındırma kampanyası başlattı.

Her tarafta bulunan Lenin heykelleri özel bir hedef teşkil ediyordu; 2016 yılına kadar 1.300’den fazla heykel kaldırıldı. Kharkiv kentindeki kalabalıklar 8,5 metre ile dünyanın en uzun Lenin heykelini yıkmayı başardığında bölgesel hükümet, kalabalığın heykeli deviremeyeceğini düşünerek heykelin kaldırılması için verdiği emri geri çekmek zorunda kaldı. Ancak yanıldıkları kanıtlandı.

Putin, Ukrayna’da kapsamlı bir savaş başlatma konusunda kendi başkanlığının en önemli kararını açıklama esnasında öfkeyle Lenin’i milliyetçileri yatıştırmakla ve Rusya’nın şu anda doğu ve güneyde işgal ettiği toprakları içeren “Vladimir Lenin’in Ukrayna’sını” yaratmakla suçlarken 11 kez Lenin’den bahsetti.

Putin işgali başlatmadan birkaç gün önce yaptığı bir konuşmada öfkeyle “Komünizmden arınmak mı istiyorsunuz?” dedi. “Pekala, bu bizim için gayet uygun. Ama neden yarı yolda duruyoruz? Gerçek bir komünizmden arınmanın Ukrayna için ne anlama geleceğini göstermeye hazırız.”

Yine de Ukrayna’da savaşan Kremlin yanlısı muhafazakarlar arasında bile güçlü bir tarihî figür olarak Lenin’e karşı bir özlem var.

Kremlin yanlısı bir yazar ve milis lideri olan Zakhar Prilepin, “Lenin’in ölümünün yüzüncü yıldönümünün üstü kapatılmaya çalışılıyor çünkü Lenin son derece güncel olmaya devam ediyor. Lenin burada, Lenin yaşıyor, Lenin yeni bir dünyanın yeniden inşasında ön saflarda yer alıyor.” diye yazdı. “Düşünen her Rus, Lenin’e sahip olmaktan, Lenin’e sahip olmamızdan gurur duyar.”


*Kaynak: https://www.theguardian.com/world/2024/jan/21/angel-or-antichrist-russia-grapples-with-lenins-legacy-100-years-after-death.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 239 times, 1 visit(s) today

Close