“Los peronistas no son buenos ni malos; son incorregibles”
“Peronistler ne iyi ne de kötüdür; onlar iflah olmazlar”
Jorge Luis Borges
Arjantin, tarih boyunca futbolunun zirvesindeki başarıları, tutkulu tango dansı ve seçkin şarap kültürüyle iz bırakan bir ülke olarak anıldı. Ancak günümüzde, bu büyülü ülkenin sahip olduğu zengin kültürel miras, ekonomik sorunların gölgesinde kalmış gibi görünüyor.
Arjantin, yıllık enflasyonun % 140’a ulaştığı ve yoksulluğun % 40 kaydedildiği derin bir ekonomik krizle karşı karşıya. Hal böyle olunca, kırk yıllık demokrasi tarihinden bu yana, en çekişmeli seçim dönemini yaşadı.
Bir yandan Union por la Patria (Vatan için Birlik) Merkez solun adayı ve mevcut Ekonomi Bakanı olan Sergio Massa ve diğer yanda, aşırı sağın adayı olan La Libertad Avanza (Özgürlük Gelişiyor/İlerliyor) Partisi lideri Javier Milei.
Massa, her ne kadar her kesimi kucaklayan söylemler içeren bir seçim kampanyası yürütüp zaman zaman Kirchnerismi eleştirse de seçmen nezdinde, Arjantin’in 2001’den bu yana yaşadığı en ciddi ekonomik krizde hükümeti ve bu 20 yılı temsil etti. Dolayısıyla bu seçimde tedirginlik korkuya galip geldi. Buna politikacıların kötü şöhreti ve Peronizmden ziyade yolsuzluk algısı da eklenince, seçmen, Kichnerismi çok sert bir şekilde cezalandırdı.
Kendini anarko-kapitalist ve sistem karşıtı olarak tanımlayan, dağınık saçları, rakçı stili ve özgürlükçü söylemleriyle öne çıkan 53 yaşındaki Ekonomist Javier Milei, Arjantin’in yeni devlet başkanı oldu. Bu, sadece Arjantin için değil, aynı zamanda Latin Amerika genelinde ve uluslararası arenada da dikkat çeken bir gelişme oldu.
Uzun süredir Yahudiliğe geçmeyi düşündüğünü söyleyen Milei, seçim meydanlarında İsrail bayrağını havalandıran ilk Arjantinli devlet başkanı. Daha önce Trump’ın izinden giderek Arjantin’in İsrail büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımak istediğini de söylemişti.
Milei, seçim kapmanyası boyunca, sosyal medyayı çok aktif ve etkili kullanan bir adaydı. Facebook, Twitter ve TikTok gibi ağlarda viral kısa videolar yarattı ve milyonlarca izlenme elde etti. Birkaç sosyal medya fenomeni de Milei’nin destekçisiydi. Seçim kampanyasını Patron, “El Jefe” dediği kız kardeşi Karina Milei yürüttü. Seçim gecesi yaptığı konuşmada, “O olmasaydı, bunların hiçbiri mümkün olmazdı” diyerek teşekkür etti.
Milei’nin seçilmesi, Trump ve Brezilyalı Jair Bolsonaro gibi politikacıların yükseldiği, ancak son yıllarda seçimlerde yaşadıkları kayıplarla zayıflayan küresel aşırı sağ hareket için bir zafer olarak değerlendirilebilir. Esasen Milei’nin yükselişi, birçok Arjantinlinin aşırı sağ ideolojileri desteklemekten ziyade, halkın değişim arayışındaki çaresizliğini de gösteriyor. Yine de birçok Arjantinli için, Milei, son 20 yılda 16 yıl boyunca ülkedeki ekonomik krizin sebebi olarak görünen sol politikaları benimseyen Kicherism hareketinden olumlu bir kopuşu da temsil ediyor.
Peki, Milei zafere götüren seçim vaatlerini hatırlayalım:
- Devletin ekonomideki rolünü ve etkisini azaltmayı amaçlayan serbest piyasa politikaları, kamu harcamalarının azaltılması ve devlete ait şirketlerin özelleştirilmesi,
- Merkez Bankası’nın ortadan kaldırılması, Arjantin’in para birimi olarak peso yerine ABD dolarına geçilmesi,
- Daha düşük vergilerin ekonomik büyümeyi teşvik edeceğini ve yatırımları çekeceğini savunarak önemli vergi indirimleri,
- Vatandaşların yaşamlarına asgari düzeyde devlet müdahalesi,
- Kürtajı yasaklamak,
- Arjantin’in yakın tarihine hakim olan Kirchnerist ve Peronist hareketlerin popülist politikalarının ortadan kaldırılması,
- İlk turda eğitim ve sağlık sisteminin özelleştirilmesi gerektiğini savunsa da ikinci tur yaklaşırken geri adım atarak eğitim ve sağlık sistemini koruyacağını açıkladı. Aynı şekilde, silah kontrollerinin gevşetilmesi ve organ ticareti gibi pek rağbet görmeyen önerileri de geri çekti.
Birçoğu alışılagelmemiş vaatler. Milei’nin zaferiyle birlikte, seçim gecesi konuşması seçmeni için çok önemliydi. Konuşmasında, üç önceliğe sahip olacağına işaret etti: “verdiği taahhütlere sıkı sıkıya uyan sınırlı bir hükümet, özel mülkiyete saygı ve serbest ticaret”. Ulusu yoksullaştıran ve bir azınlığa fayda sağlayan devlet modelini eleştirdi; ulusal ilerleme için birliğin önemini vurgulayarak siyasi geçmişleri ne olursa olsun herkesi hareketine katılmaya davet etti.
Seçimden bir gün sonra ise ülkenin en büyük devlet petrol ve doğal gaz arama şirketi olan YPF’nin mali durumunu düzelttikten sonra özelleştirilmesi gerektiğini belirtti. Bunun duyulmasıyla, YPF’nin hisse fiyatı % 40 arttı.
Gündemde olan bir başka konu ise yeni kurulan La Libertad Avanza Partisi’nin, Arjantin Senatosu’ndaki 72 sandalyenin sadece 7’sine ve Temsilciler Meclisi’nde 257 sandalyenin sadece 38’ine sahip olması. Yani Arjantin Ulusal Kongresi’nin desteği olmadan Milei’nin hedeflerini gerçekleştirmede ne kadar ileri gidebileceğini de sorgulanıyor. Bu nedenle bir süredir sert bir şekilde eleştirdiği, hatta hakaret ettiği muhalefetle müzakere etmek zorunda kalacak.
Özetle, Milei’nin zaferi, Latin Amerika’nın siyasi dinamikleri açısından da önemli bir dönemeç olabilir. 10 Aralık’ta başkanlık görevini resmen devralacak. Göreve gelmeden ABD ve İsrail’e gerçekleştireceği ziyaretleri ise büyük merak uyandırıyor. Önünde büyük zorluklar var, Milei’nin bu zorlukları nasıl aşacağı, dış politika tutumu ve Arjantin’in uluslararası arenadaki konumu gelecek dönem dikkatle izlenecek konular arasında.
*Melike Hocaoğlu, çalışmalarını Universiteit van Amsterdam‘da Latin Amerika üzerine yüksek lisans öğrencisi olarak sürdürmektedir.
**Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.