İsrail yanlılarının İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesine gerekçe olarak çok sık kullandıkları bir argüman var: “Tarihte Filistin diye bağımsız bir ülke hiç olmadı.”
Tarihte Filistin
“Filistin” tarihsel olarak Doğu Akdeniz’deki Levant denilen bölgenin Kudüs ve çevresindeki güney kısmına verilen isim. Ta milattan önce on ikinci yüzyıldan beri, Mısırlılar, Asurlular, Romalılar, Bizanslılar ve Araplar farklı varyasyonlarla o bölgeyi “Filistin” olarak adlandırdılar.
Ancak bölge on altıncı yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimine geçtikten sonra bu isim resmî düzeyde kullanılmadı. Onun yerine “Kudüs Sancağı” denildi. Bununla beraber, Filistin ismi gayriresmî düzeyde kullanılmaya devam etti.
Bölgeye yeniden resmî düzeyde “Filistin” ismini veren, burayı Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu’ndan alan Britanya oldu. Savaşı izleyen iki yıllık bir ara dönemden sonra 1920 yılında “Filistin Mandası” kuruldu.
Dolayısıyla, İsrail yanlılarının önermesi aslında temelde doğru. Gerçekten de tarihte “Filistin” adında bağımsız bir ülke hiç olmadı. Ancak asıl mesele bu değil. Asıl mesele, bu durumun o toprakların bir dış güç tarafından işgal edilmesine meşru bir gerekçe oluşturup oluşturmadığı.
Tarihte yoksa işgal edilebilir mi?
Eğer Filistin toprakları tarihte hiç “Filistin” diye bağımsız bir ülke olmadığı için işgal edilebiliyorsa o zaman Lübnan, Ürdün ve Suriye de işgal edilebilir. Çünkü tarihte Lübnan, Ürdün ve Suriye diye de bağımsız bir ülke hiç olmamıştır. Kaldı ki bu durum bugün Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin birçoğu için de geçerlidir.
Zaten Filistin, Lübnan, Ürdün ve Suriye adlarını bir milletten değil, bir coğrafi bölgeden alır. Bu bölgede Arapçanın Levant lehçesini konuşan ve çoğu Müslüman olan Araplar yaşar.
Aslında olması gereken, bugün dörde bölünmüş olan Levant bölgesinin Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolünden çıktıktan sonra aynı devlete bağlı tek bir ülke olmasıydı. Nitekim Birinci Dünya Savaşı sonrası süreçte Filistinli Arapların talebi de bu yöndeydi. Paris Barış Konferansı’na gönderdikleri delege İtilaf devletlerine Filistin’in Suriye’deki Arap devletinin parçası olmak istediğini bildirdi. Ancak İngiliz ve Fransızlar kendi emperyalist hesaplarıyla bölgeyi dört parçaya böldüler ve Balfour Deklarasyonu’ndan anlaşıldığı üzere, Filistin’i sonradan bir Yahudi devleti kurulabilmesi için bilinçli olarak ayrı bir ülke haline getirdiler.
Dolayısıyla, modern dönemde Filistin diye ayrı bir ülkenin varlığı zaten en baştan oradaki Arapların değil, kolonyal Britanya yönetiminin tercihidir. Filistinli Araplar talep ettikleri gibi Suriye ile birleşmenin mümkün olmadığını görünce ayrı bir Filistin ülkesinin parçası olmaya mecburen razı olmak zorunda kalmışlardır.
Ulus devletlerin kuruluşunda adalet
Türkiye de dahil olmak üzere Batı Asya coğrafyasında ulus devletler büyük oranda Birinci Dünya Savaşı sonrası süreçte kurulmuştur. Adil ve demokratik olan, bu kurulma sürecinde o toprak parçasında hangi halk çoğunluğu oluşturuyorsa o toprak parçası üzerinde söz söyleme hakkının da asıl olarak o halka ait olmasıdır.
Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, Filistin topraklarında çoğunluk olan Araplardı. Dolayısıyla, o toprakların kaderine karar vermesi gereken de onlardı.
Tarihte Filistin diye bağımsız bir ülkenin olmaması, ne siyonist Yahudilere ne de başka bir dışsal güce o topraklarda söz hakkı verir. “Tarihte böyle bir ülke hiç olmadı ki” diye bir toprak işgali gerekçesi olmaz.
Bu durum şuna da benzetilebilir: 1919’da Yunanlar Ege bölgesini işgal etmeye kalktılar. Türkler buna itiraz ettiğinde işgallerini “tarihte hiç Ege diye bir ülke olmadı” diye gerekçelendirmeleri makul ve mantıklı olur muydu? İşte, bu ne kadar saçma ve gayrimeşru bir gerekçeyse, bugün İsrail’in Filistin topraklarını işgalini benzer şekilde gerekçelendirmesi de o kadar saçma ve gayrimeşrudur.
Sonuçta, İsrail yanlılarının işgale gerekçe oluşturmak için öne sürdükleri “tarihte Filistin diye bir ülke hiç olmadı” argümanının elle tutulur bir yanı yok. Ancak İsrail ekonomik gücüne dayanarak yaptığı propaganda ile maalesef azımsanmayacak sayıda insanı bu argümanlarla kandırabilmektedir.
*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.
** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:
Emrah Gülsunar, “Bir İşgal Gerekçesi: “Filistin Diye Bir Ülke Tarihte Hiç Olmadı”” https://www.fikirtepemedya.com/dis-politika/bir-isgal-gerekcesi-filistin-diye-bir-ulke-tarihte-hic-olmadi/ (Yayın Tarihi: 6 Haziran 2024).
***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz: