Azerbaycan’da 7 Şubat’ta erken cumhurbaşkanlığı seçimi var
Azerbaycan’da seçim var denildiğinde hep aklıma eski ev arkadaşım gelir. Azerbaycanlı olan bu arkadaşım eski bir seçimden bahsetmişti bana. Memur olan babasına gelip “Sen … muhalefet partisine oy vereceksin!” demişler. Yani sadece iktidarın değil muhalefetin de oyunun belirlendiği bir ülkedir Azerbaycan!
Yakın zamanda yine Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Anayasal olarak Kasım 2025’te yapılması gereken seçim, hiçbir bahane sunulmadan, hiçbir yasal gerekçe olmadan erken yapılacak. Erken seçim uygulaması, geçmiş seçimlerde de sık sık tekrarlanan ve gelenekleşen bir hal aldı.
İlham Aliyev 2003, 2008, 2013 ve 2018 yıllarında Azerbaycan cumhurbaşkanı seçildi. Bu onun beşinci cumhurbaşkanı adaylığı. 2016 yılında yapılan referandum sonucunda anayasa değişikliği yapılmış ve cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldan 7 yıla çıkarılmıştı.
30 yıldır iktidarını sürdüren Yeni Azerbaycan Partisi genel başkan yardımcısının “Yıllardır herkes Karabağ’ı kurtaracak olanın bizim ebedî cumhurbaşkanımız olacağını söylüyordu. İlham Aliyev’in 20 yıldır uyguladığı siyasetle, Azerbaycan halkına hizmet ederek, işgal altındaki toprakları kurtararak bu mevki ve unvanı kazandığını düşünüyorum. Her vatansever Azerbaycanlı bu görüştedir” sözleri aslında Azerbaycan’ın içinde bulunduğu durumu çok güzel açıklıyor.
Kontrol edilebilir bir nüfusun (yaklaşık 10 milyon) ve bütün totaliter yönetimin yanı sıra Aliyev’in bu kadar güçlü olmasındaki en önemli etki ülkenin gelir kaynaklarının neredeyse tamamının elinde olması.
Azerbaycan Halk Cephesi Partisi (merhum Ebulfez Elçibey’in kurucusu olduğu parti) ve Müsavat Partisi seçimin demokratik ortamda yapılmadığı iddiasıyla seçimleri boykot etme kararı aldı. Böylece bu iki parti seçimlere katılmayacak.
Geçtiğimiz aylarda Azerbaycan’daki yolsuzluklarla ilgili haberleriyle gündem olan Abzas Medya’ya baskın düzenlenerek müdürü, genel yayın yönetmeni ve 3 gazetecisi tutuklandı. Yine internet televizyonu olan ve muhalif haberleriyle bilinen Kanal 13 yönetmeni ve çalışanları da tutuklandı. Muhalif medyaya belli seviyelerde izin veren Aliyev, seçimin yaklaşmasıyla denetimleri ve baskıları sıklaştırdı. İşte tam da böyle sebeplerle iki muhalefet partisi seçimleri boykot kararlarında ısrarcı.
Boykot etmeleri aslında bir şeyi değiştirmiyor. Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyen Namizəd Səfərov’un verdiği trajikomik mülakat da bunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı adayı olabilmek için toplanması gereken imza sayısı 40.000. Adayın söylediğine göre ise imzaların toplanması gereken süreye 6 gün kalmış fakat bu günler de tatile denk gelmiş.
Peki, imzalar toplansa ve aday olsa adayın şansı ne olacak? Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İlham Aliyev’in aldığı oy oranı % 86.
Bir önceki (2018) cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet partileri sadece seçimi boykot etmekle kalmamış ve büyük mitingler düzenlemişti. Fakat 2019’dan bu yana muhalefet partileri başkentte miting düzenleme tercihinde bulunmadı. Tabii bunun öncelikli sebebinin 2. Karabağ Savaşı ve sonrasında gelen zafer olduğu aşikar. Fakat seçime yaklaşıldığı bu dönemde hala miting yapılmamasının artan baskılardan mı yoksa seçim sonucunun değişme olasılığının olmamasının verdiği vazgeçmişlik halinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.
Yıllardır Ermeni işgali altında olan Karabağ’ı geri almak bile aslında bir cumhurbaşkanına yeniden seçim kazandırır. Yeni Azerbaycan Partisi genel başkan yardımcısının da dediği gibi ebedî cumhurbaşkanı bile yapar. Peki, tüm bu güzel gelişmelere rağmen Aliyev neden korkuyor ve muhalif sesleri bastırma ihtiyacı duyuyor? Neden seçimlerin demokratik ortamda yapılmasına izin vermiyor veya demokratik ortamda yapılmadığı havasını veriyor? Bu kadar büyük bir meşruiyet alanına sahip olmasına rağmen bu baskıların sebebi ne olabilir?
Zamanında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyup ülkesine dönen bir arkadaşım, sadece muhalif birkaç eyleme katıldığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. Daha kötüsü, arkadaşı önce FETÖ’den tutukladıklarını söylemiş, sonra gerekli rüşvetin verilmesi üzerine uyuşturucu madde bulundurmaktan tutukladık diye cezasını değiştirmişlerdi. Uyuşturucu madde bulundurmanın cezası terörist olmaktan daha az olmasına rağmen gencecik adam 3 yıl hapiste yatmıştı.
Petrol zengini olan ve görece nüfusu az olan bir ülkenin halkının tamamen kalkınmış olduğu düşünülür. Azerbaycan’da işler pek öyle değil. Görüntüde inanılmaz bir şatafat ve refah resmi çizilse dahi aslında gelir adaletsizliği çok yüksek. Elit ve hükümete yakın bir kesim bulunuyor. Bu kesim ülkedeki gelirin büyük kısmına sahip ve yaşadıkları hayatlar ultra lüks. Bunların dışında kalan kesim hep ortalama veya daha düşük hayat şartlarında yaşıyorlar. Belki de Aliyev’in en büyük korkusu halkın artık elit ve zengin azınlıktan sıkılmış olabilme ihtimalidir.
Bir kamu kanalı olan ITV’de yapılan tartışmalarda Aliyev’in karşısında yer alan bütün adayların Aliyev’in Karabağ zaferinden övgüyle bahsettiği görüldü.
Adayların genellikle sosyal haklar ve dış politika hakkında konuştuğu görüldü. Hiçbirinin Aliyev’e yönelik ciddi eleştirel bir tavrı olmadığı hatta ciddi bir siyasi söyleminin bile olmadığı görüldü. Daha kötüsü ise adaylardan birinin destekçilerine doğrudan hükümete oy verme çağrısıydı.
Bu baskı ve sindirme ortamı ne zaman son bulur, bilmiyoruz fakat Azerbaycan’da Haydar Aliyev’in iktidarı İlham Aliyev’e devrettiği gibi İlham’ın da oğluna devredeceği iddiası çok popüler. Hatta İlham Aliyev’in tek oğlu Haydar’ın bu sebeple yıllardır çeşitli eğitimlerden ve hazırlıklardan geçtiği iddia ediliyor.
Umarız ki Azerbaycan’da iddia edildiği gibi demokratik ortam bir an önce kurulur, Azerbaycan halkı da daha adil ve özgür bir ülkede yaşarlar.
*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.