10:56 am Edebiyat

Ölümün ve Deliliğin Sınırlarında Bir Gizem Kitabı: Necronomicon

Ölümün ve Deliliğin Sınırlarında Bir Gizem Kitabı: Necronomicon

“Vatikan dünyanın eski devleti olması hasebiyle arşivinde çok değerli kitaplar ve el yazması eserler bulunmaktadır. Özellikle de Haçlı Seferleri zamanında Vatikan’ın arşivine çok değerli kaynaklar girmiştir. Bunların bazıları bilinirken bazıları da sadece iddia olarak kalmıştır. Özellikle bu gizli kalmış iddiaların başında da ”Necronomicon” yani Ölüler Kitabı olarak adlandırılan kitap gelmektedir. 

Necronomicon nedir? O kadar çok ismi var ki ve hakkında o kadar çok efsane oluşmuş ki, bırakın kendisini, hakkında yazılanlar bile ciltleri dolduruyor; “Arabın Kitabı”, “Ölü İsimlerin Kitabı” veya “Ölülerin Çağrı Kitabı” ya da “Çıldırtan Kitap”. Kısacası bu bir mistik kitap… Yazarının adı El Hazret veya El Azif olarak bilinmektedir. Kitabın yazarı Şamlı bir Arap. İnançlara ve de bilinenlere göre Necronomicon gerçek bir büyücünün el kitabı ve hiç şakası yok. Necronomicon, tam manasıyla gizem dolu bir kitap… “

Yukarıdaki satırlar bir gazete haberine ait. Küçük bir araştırma yaparsanız buna benzer pek çok bilgiye ulaşabilirsiniz Necronomicon’la ilgili. Necronomicon, okuyan herkesin delirerek öldüğü efsanevi bir kitap.

Olayın esası ise bambaşka tabii. Bir kere, üstteki satırları okuyup heyecanlananlar için peşin peşin söyleyeyim, öyle bir kitap yok. Ama deha bir yazarın muazzam hayal gücünün eşsiz bir ürünü var. Edebiyat tarihinin en büyük kafa bulma hikayelerinden birinin ürünü olan Necronomicon, efsanesiyle hala bazı insanları etkileyip ürkütmekte. H. P. Lovecraft’ın yarattığı “Cthulhu Mitosu” içinde yer alan, efsaneyi geliştirmek için uydurduğu bu kitabın uydurma olduğunu reddeden ve dünyadaki farklı sahaflarda kitabın izini süren binlerce fanatik okuru düşününce olayın boyutu daha iyi anlaşılacaktır kanımca.

Howard Phillips Lovecrfat 20 Ağustos 1890’da Rhode Island, Providence’ta doğdu. Henüz 3 yaşındayken pazarlamacılık yapan babası şehir dışında bir otel odasında geçirdiği sinir krizinden sonra hastaneye kaldırıldı ve ölene kadar akıl hastanesinde kaldı. Daha bebek sayılabilecek yaşta yaşadığı bu olayın hem kendisi hem de yazdıkları üzerindeki etkisi yadsınamaz. Sürekli deliliğin sınırlarında dolaşan bir yazarın babasının delirerek ölmesi, Lovecraft’ın edebiyat hikayesinin hayatının en başında alınmış bir kararı gibi sanki.

Kırk yedi yıllık ömrüne sığdırdığı yüze yakın eseriyle edebiyat tarihin en verimli yazarlarından biri olan Lovecraft, yarattığı korku evreni ile sadece kendi zamanını etkilemekle kalmadı. Stephen King, Neil Gaiman gibi günümüzün pek çok usta yazarı Lovecraft’ın hayranları olarak yazma serüvenlerine başladılar.

H. P. Lovecraft üzerine yazıp söylenecek çok şey var elbet. Belki başka bir yazının konusu olur ilerde, biz şimdi edebiyat dedektifliğine devam edelim ve okuyan herkesi delirterek öldüren Necronomicon’un hikayesine geri dönelim.

Rivayete göre Necronomicon, bazı gizemli bilgilerden ve “Eskiler” olarak tanınan şeytani güçlere sahip varlıklarla ilişki kurabilmeyi sağlayan büyülerden oluşmaktadır. Yasaklanmış büyüyle uğraştıkları için çok uzun zaman önce dünyadan kovulan bu yaratıklar, gönderildikleri zamandan beri dünyayı ele geçirmek için planlar yapmaktadırlar ve ağlarına düşürdükleri zavallıları delirterek ölmelerine neden olmaktadırlar…

Lovecraft, ustalıkla kurguladığı Necronomicon hikayesini öyle detaylandırır ki inanmak işten bile değildir. Kaynakçalar verir, kitabı bulmayı tutku haline getirmiş zavallıların hikayelerini anlatır. Kitabın 1050 yılında kilise tarafından lanetlendiğinden, buna rağmen 17. yüzyılda İspanya’da Latince bir çevirisinin yapıldığından bahseder. Bu baskının dört kopyası vardır. Bir tanesi British Museum’da, biri Paris Millî Kütüphanesi’nde, bir diğeri Harvard Üniversitesi’ndedir. Sonuncusu da uydurduğu Arkham kentinde bir üniversitededir. Bu kitaplar için katalog kartları bile hazırlanmıştır. Kitaplar özel izinle bile incelenemezler. Kitaba dair merak öyle büyüktür ki neden olduğu delilik ve ölümün bile ötesine geçer.

Kitap sözde Arap şair Abdul Al Hazret tarafından yazılmıştır. Yazdıktan sonra deliren bu şairin kitabını okuyup da hayatta kalabilmiş kimse yoktur. Dikkatli okur, daha yazarın ismini görünce Lovecraft’ın nasıl bir şaka yaptığını anlayabilir. Al Hazret ismi “all has read”den gelmektedir. Bu satırlar, Türkçeye her şeyi okuyan olarak çevrilebilir.

Lovecraft bizi deyim yerindeyse kafaya alırken aslında edebiyatın gücünü de gösterir. Biz tutkulu okurlar, sevdiğimiz yazarlar ne söylerlerse söylesinler, ne kadar saçma olursa olsun onlara inanmaya hazırızdır. Yeter ki bu işi ustalıkla yapsınlar. Ucunda delilik, hatta ölüm bile olsa baştan çıkarız ve onların inanmamızı istediği şeye inanırız yahut inanmış gibi yaparız. Bu okurla yazar arasında sessizce imzalanmış özel bir sözleşme gibidir. Başka bir büyük yazarın, Orhan Pamuk’un bir yazısında dediği gibi, “roman yazma sanatı yaşanmış olayları yaşanmamış gibi, yaşanmamış olayları da yaşanmış gibi gösterebilme sanatıdır.” Evet, yazarlar bizi kandırırlar ve biz bunu asla mesele yapmayız. Çünkü buna zaten dünden hazırız…


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 407 times, 1 visit(s) today

Close