11:12 am Gizem Magemizoğlu, Sinema, Tarih

TRT ve 2. Mehmet

TRT ve 2. Mehmet

TRT’nin tahayyülünün ulaştığı yerlere tarihî hakikatler bile ulaşamaz.

Son zamanlarda yazı yazmak veya herhangi bir mecrada fikirlerimi ifade edebilmek bana güç gelmeye başladı. Sebebi hakkında herhangi bir fikir yürütebilmem oldukça güç. İnsan kendini tanımaz mı? Galiba kendi kabuğuma çekilmem gereken bir dönemden geçiyorum. Bununla birlikte geçenlerde seyrettiğim bir fragman beni bu satırları yazmaya sevk etti. Üzerime çöken miskinliği, geçici bir süre için bile olsa, dağıtabilecek bir gelişmeyi öğrenmiş oldum. TRT, yeni bir dizinin yakın zamanda ekranlardaki yerini alacağını duyurdu. Mehmet: Fetihler Sultanı isimli dizinin ilk fragmanı ise «İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emirdir. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur.» hadisi üzerine inşa edilmiş vaziyette. Peki, 2. Mehmet’in İstanbul ile ilgili tasarılarını sadece bu hadis çerçevesinde değerlendirmek mümkün müdür? Sultan’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceğine yönelik tahayyülleri sadece hadisin müjdelediği bir hükümdar olma şerefine nail olmak için midir? TRT’nin fragmanını izleyen çoğu yurttaşın başka bir şekilde düşünmeyeceğini/düşünemeyeceğini söyleyebilirim.

Resim-1: Mehmet: Fetihler Sultanı’nın fragmanından bir sahne.[1]

İnsanlar genelde yeni bir vesika gün yüzüne çıkarılmadığı müddetçe tarihin değişmeyeceğini ima ederler. Başka bir ihtimal mümkün olamaz mı? Tarihî hadiselere açılan tek bir pencereden bahsetmek bizi sınırlamaz mı? Tarihî hadiselere dair kaleme alınan metinler kendi kendilerini tekrar etmezler. Birçok tarih ekolünden bahsetmek mümkün olduğu gibi ilgilendikleri alanda derinleşmek isteyen araştırmacıların yorumlama/analiz yöntemleri de aynı değildir. Aynı zamanda tarih, şahsiyetlere atfedilen ideolojiler ve siyasi aidiyet çerçevesinde farklı değerlendirilebilmektedir.

2. Mehmet, yeri gelir Osmanlı-Türk modernleşmesinin en ateşli savunucularının bir meşalesi haline gelir. Peter Burke, Rönesans’ın Avrupa’nın çeperlerine kadar ulaştığını ve Macar Kralı Matthias Corvinus’ın yanı sıra Türk sultanı 2. Mehmet’in de bir Rönesans prensi olduğunu vurgular.[2] İslamcılar, 2. Mehmet’in daha çok gaza faaliyetlerini ve cihat ruhunu ön plana çıkararak gazi sultan kimliğini vurgulamak isterler. İslamcıların nezdinde, Sultan evrensel bir İslam imparatorluğunu diriltmek adına ömrünü harcamıştır.

Türk milliyetçileri İstanbul’un iki fatihi olduğunu iddia eder: 2. Mehmet ve Atatürk. Tevfik Bıyıklıoğlu’nun satırlarıyla adeta ölümsüzleştirdiği bir savunu vardır: “2. Mehmet, Türk milletine İstanbul’u ve İstanbul’la birlikte bir imparatorluk kazandırmıştır. Atatürk ise imparatorluk battıktan sonra Türk milletine yalnız İstanbul’u ve Doğu Trakya’yı değil, bütün bir vatan kazandırmış ve Batı medeniyet yolunu fethetmiştir.”[3] Yeri gelir 2. Mehmet’in emrinde görev almış ve Türk sarayından kaçmış bir İtalyan, Sultan’ın manevi dünyasına yönelik Türkiye’de hoş görülmeyecek iddialar kaleme alır.

Resim-2: Bellini’nin ünlü 2. Mehmet tablosu.[4]

Yeni diziyle öne çıkarılmak istenen 2. Mehmet imgesi, yukarıda sıralanan Mehmet tablolarından sadece biriyle uyum içerisindedir. 2. Mehmet’in gazi sultan kimliğini öne çıkarmak istediği ve birçok askerî-siyasi faaliyetini bu etiket aracılığıyla meşrulaştırdığı da söylenebilir. Yukarıda yer alan meşhur hadisin yanı sıra İstanbul’un fethedilmesini teşvik edici başka hadisler ya da anlatılar da İslam dünyasında kendisine yer bulmuştur. Meşhur sahabelerden Abdullah b. Amr b. As şöyle aktarmaktadır: “Bir defasında içimizden birisi, Hz. Peygamber’e ‘Ey Allah’ın Resulü! Önce hangi şehir fethedilecektir; Kostantiniyye mi, yoksa Roma mı?’ sorusunu yöneltmiş, o da ‘Önce Heraklios’un şehri, yani Kostantiniyye fethedilecektir.’ buyurmuştur.[5]

2. Mehmet de benzer bir şekilde Türk-İran-İslam dünyasına seslenebilmek amacıyla benzer bir yönteme başvurmuştur. Mesela 2. Mehmet’in Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah’a gönderdiği mektupta da genel olarak gaza ve cihadı emreden ayetler, gaza ve cihadı teşvik eden hadisler zikredildikten sonra özel olarak İstanbul’un fethedileceğine dair Memluk sultanına gönderilen mektupta yer alan “Onlar ganimetleri paylaşırken Kostantiniyye fethedilecektir.” hadisine ilave olarak “Bir tarafı karada, bir tarafı denizde olan şehri duydunuz mu? –Evet, Ey Allah’ın Elçisi denildi”. “Dedi, 70.000 kişilik bir ordu ona gaza yapacaktır.” hadisi de yer almış, adı geçen şehrin Kostantiniyye olduğu, denizden ve karadan yapılan hücumlarla fethedildiğine yer verilmiştir[6]. 2. Mehmet’in İslam geleneğinden beslenmek için yeterli sebebi bulunmaktadır. Pek doğal olarak TRT’nin de yeni dizi için aynı gelenekten istifade edeceği bellidir. Peki, TRT 2. Mehmet’in tarih, kültür, sanat, tarih ve siyasete dair başka ilgi alanlarına da yeni dizi çerçevesinde yer verecek midir?

2. Mehmet, en azından klasik dönemin diğer padişahlarına nazaran, Avrupa kültürü ve diğer dinlerin temel akideleri hakkında daha meraklıdır. Bilmek ve anlamak ister. Elbette bu durum salt bir merak duygusuyla açıklanamaz. Belki de imparatorluk sınırlarının içerisinde farklı milliyetlere ve dinlere mensup insanlar Türklerden daha kalabalıktır. Yönetebilmek için öncelikle bilmeniz ve anlamanız gerekmez mi? Ancak 2. Mehmet’in karakterine ve kişisel tutkularına yönelik doğrudan bilgi veren birçok kişinin İtalyan veya Yunan olması bir tesadüf müdür? 2. Bayezid döneminde yapılan bir sayıma göre (1502) saray kütüphanesinde İslami yazmalar dışında Grekçe, Latince, Ermenice, Süryanice, İtalyanca ve İbranice yazma eserlerin mevcut olduğu saptanmıştır.[7] Söz konusu yazma eserlerin önemli bir kısmı, 2. Mehmet döneminde saray kütüphanesine eklenmiş olmalıdır. 2. Mehmet’in “Khalde” yani İbranice bildiğini iddia eden bazı tarihçiler de bulunmaktadır.[8] Ancak ben bu iddianın oldukça uç bir önerme olduğunu düşünüyorum. 2. Mehmet, Türkçeye ve Arapçaya çok iyi derecede hakim olan Mehmet Bey’e (Georges Amiroutzes’in oğludur) Kitab-ı Mukaddes’in çevrilmesi hususunda emir vermiştir. Ancak söz konusu çevirinin günümüze ulaşan bir nüshası bulunmamaktadır. 2. Mehmet’in aynı zamanda Hristiyan ayinlerine ilgi duyduğu da iddia edilmektedir. Macaristanlı György’e göre 2. Mehmet, kiliselere gitmiş, papazlar onun huzurunda ayin yönetmişler, ekmek-şarap ayini esnasında (Komünyon olarak da bilinen bu ayin, İsa’nın havarileri ile yediği Son Akşam Yemeği’nin anıldığı bir ritüeldir) papazlar 2. Mehmet’e kutsanmış ekmek sunmuşlardır.[9]

Resim-3: Giovanni Mario Filelfo tarafından kaleme alınan AMYRIS isimli eser, Ahmet Deniz Altunbaş’ın çevirisiyle “Emir” adıyla Kopernik Yayınevi tarafından dilimize kazandırılmıştır. Resimde Emir’in en eski nüshasını görmektesiniz.[10]

2. Mehmet’in Hristiyanlığa veya genel itibarıyla teolojiye duyduğu ilgi yukarıda sıralanan örneklerden ibaret değildir. İsa’nın üzerinde doğduğu taş, Hz. İsa’nın çilesinin araçları, İşaya’nın saçı, sakalı ve kulaklarının bulunduğu cesedi veya İsa’nın yaşadığı yıllarda İsrail kralı olan Herodes tarafından öldürülen “Kutsal Masumlar” gibi Hristiyan röliklerini topladığı öne sürülmektedir.[11] 2. Mehmet’in oğlu Sultan Bayezid’in babası tarafından muhafaza edilen “Kutsal Mızrak, Kutsal Sünger, Kutsal Kamış ve diğer emanetleri” Papa 8. Innocentius’a gönderdiği de rivayet edilmektedir. Fatih Sultan Mehmet döneminde Topkapı Sarayı’nın duvarlarına yaptırılan şölen ve şenlik resimleri 2. Bayezid tarafından Venediklilere satılmıştır. 2. Mehmet’in kütüphanesinde yer alan bazı kitapların isimleri ise şöyle sıralanabilir: Hesiodos’un Theogonia’sı (Tanrıların Doğuşu); Antonios Monakhos’un Hipokrates’in Kehanetleri ve Lir Sanatı ve Derlemesi; İskenderiyeli Kryrillos’a atfedilen Kitab-ı Mukaddes Sözlüğü ve anonim bir kaynak tarafından kaleme alınan Süleyman’ın Ahdi Üzerine.[12] Sultan’ın ilgi alanlarını yansıtan başka kitaplar da bulunmaktadır. Amiroutzès’in 2. Mehmet ile arasında geçen (geçtiği iddia edilen) ve Hristiyan teolojisine yönelik konuşmaların derlenmesinden oluşan bir eseri vardır. Bu eseri Türkçeye şu şekilde çevirebiliriz: İman Üzerine Türklerin Sultanı ile Muhâverat. Amiroutzès’in dalkavukça bazı söylemlerini bir tarafa bırakacak olursak, 2. Mehmet ile aralarındaki konuşmalar oldukça muteber görünüyor. 2. Mehmet’in gerçekten de Hristiyan teolojisine ilgi duyduğu rahatlıkla ifade edilebilir.

Resim-4: 2. Mehmet (Rise of Empires: Ottomans)[13]

2. Mehmet’in vefatından sonra, Fatih muhaliflerini etrafında toplayan 2. Bayezid’in tahta geçmesi manidardır. Bu muhalefetin aynı zamanda 2. Mehmet’in etrafındaki İtalyan ve Yunan danışmanlardan rahatsız olduğu, Hristiyan teolojisine ve portrelere/madalyonlara duyduğu ilgiyi farklı yorumladığı, 2. Mehmet döneminde dinî vakıflara ait topraklara el konulmasını “Osmanlı ülkesinde Muhammed şeriatının bozulması[14]” şeklinde nitelendirdiği de söylenebilir.

2. Mehmet’i nasıl değerlendireceğinizi ve kamusal imajını nasıl şekillendireceğinizi biraz da içinde bulunduğunuz dönemin şartları ve tercihleri belirler. TRT ekranlarında yayınlanacak dizi de bu durumun tipik bir örneği olacak gibi görünüyor. Yukarıdaki örneklerden yola çıkarak şu soruyu sorabiliriz: Hangi Mehmet tarihî gerçeklerle uyum içerisindedir? Hristiyan röliklerine ilgi duyan ve Komünyon’a katılan Mehmet mi? Yoksa Hz. Muhammet’in meşhur hadisindeki mucizeye nail olan Mehmet mi? Her iki Mehmet imgesinin de tarihî hakikatin bir parçası olduğu söylenebilir. Belki de başka bir soru sormamız gerekiyor.

Günümüzde kitlelere anlatılmak ve aşılanmak istenen Mehmet hangisidir? Toplumlar üzerindeki hegemonyayı devam ettirmek isteyen kurumlar kamusal imaj aracılığıyla yeni bir “gerçek” yaratırlar. Peki, bu yeni hakikati topluma aşılamanın en kolay yolu nedir? Kendini ispatlamış şahsiyetleri kullanarak bir tarih anlatısı yaratmak ve bu anlatıyı kitlelere empoze etmek oldukça etkili bir yöntemdir. Nitekim TRT’nin yeni dizisi etrafında inşa edilmek istenen 2. Mehmet imajı da bu minvalde değerlendirilmelidir. Bu konuya dair son yorumum ise fragmanın geçtiği mekana ve zaman dilimine yönelik. Fragman, 626 senesinin sonlarına doğru Medine’deki bir âna odaklanmış. Hz. Muhammed’in meşhur hadisini inananlara aktarmak için dörtnala at süren bir sahabe (Bu hadisi duyan ve aktaran sahabenin Bişr el-Ğanevî el-Haşimî olduğu düşünülmektedir) vardır. Bu fragman etrafında inşa edilmek istenen II. Mehmet imajı, gazi sultan retoriğine tekabül etmektedir. Dizi yayınlanmaya başladıktan sonra ise TRT’nin tahayyülündeki Fatih’in aynı zamanda Türklerin Sultanı, Oğuz Kağan’ın halefi ve Romalıların İmparatoru olan Mehmet ile ne kadar örtüştüğünü zaman içerisinde göreceğiz. Avrupa kültürüne meraklı, Eski Yunan ve Roma tarihiyle ilgilenen, teoloji hakkında Yunan danışmanlarıyla sohbet eden ve Hristiyan röliklerini toplayan koleksiyoncu Mehmet’in dizide anılacağına ihtimal bile vermiyorum.


[1] Kaynak: https://www.noktagazetesi.com.tr/106951-2/

[2] Peter Burke; 2003, Avrupa’da Rönesans – Merkezler ve Çeperler, çev. Uygar Abacı, Literatür Yayınları, İstanbul, s. 59-60.

[3] Tevfik Bıyıklıoğlu, İstanbul’un iki fatihi, II. Mehmet ve Atatürk. Belleten XVII (1953), s. 100.

[4] Kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Portrait_of_Mehmet_II

[5] Mustafa S. Küçükaşçı,” İlk Müslümanların İstanbul Seferleri ve Eyüp Sultan”, Düşten Fethe İstanbul, Coşkun Yılmaz (ed.), İhlas Matbaacılık, İstanbul,2015, s. 34.

[6] İdris Bostan, “Kostantiniyye Elbette Fetholunacaktır” Osmanlı Kaynaklarında Fetih Hadisi Meselesi”, Ortaçağ Tarihçiliğinde Bir Duayen Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın’a Armağan, Ebru Altan, Muharrem Kesik, Murat Öztürk (ed.), İstanbul, 2020, s. 189-190.

[7] İsmail E. Erünsal, “Osmanlı Döneminde İstanbul Kütüphaneleri”, Büyük İstanbul Tarihi, C. 7, s. 578.

[8] Franz Babinger, “Fatih Sultan Mehmed ve İtalya”, Belleten, Bekir Sıdkı Baykal, C. 17, S. 65, 1956, s. 56.

[9] Gizem Magemizoğlu, İmparator’un İmgesi, 1. Baskı, Selenge Yayınları, İstanbul, 2021, s. 154.

[10] Kaynak: https://m.haber7.com/kultur/haber/3121930-italyadaki-kutuphane-arsivine-hapsolan-5-asirlik-fatih-sultan-mehmet-epigi-kesfedildi

[11] Jean-François Solnon, Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa, Ali Berktay (çev), 1. Basım, İş Bankası Kültür Yayınları, 2019, s. 56.

[12] Miri-Shefer Mossensohn, Osmanlı’da Bilim: Kültürel Yaratı ve Bilgi Alışverişi, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018, s. 167.

[13] Kaynak: https://www.apotpourriofvestiges.com/2020/02/rise-of-empires-ottoman-review-in-depth.html

[14] Gizem Magemizoğlu, İmparator’un İmgesi, 1. Baskı, Selenge Yayınları, İstanbul, 2021, s. 193.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 166 times, 1 visit(s) today

Close