7:58 pm Siyaset

Bir Sözlük Meselesi Değil Bir Özlük Meselesi: “Türkiyeli”, Türk’ün Alternatifi Olabilir mi?

Sözlükler bir halkın dilinin anlam evreninin toplumsal mutabakatla meşrulaştırıldığı dizgelerdir. Bir yazar, şair, kurum, kuruluş, komisyon Türk diline katkı sunmak amacıyla yeni sözcük teklifinde bulunabilir. Keza “sözcük” ismi dahi “kelime”ye alternatif olarak Şair Melih Cevdet Anday tarafından oluşturulmuş ve sözlüklere girerek meşrulaşmış bir isimdir. Belirli bir ihtiyaç yeni sözcükler doğurmuş, bunların bazıları toplumsal kabul ve mutabakatla sözlüklere girmiş, bazılarıysa toplumsal kabul ve mutabakat kriterlerini karşılayamadığı için dilimizden silinmişlerdir. Dilimize kazandırılmak istenen birçok sözcüğü anlam evrenlerini öğrenmek istediğimiz vakit sözlüklerde bulmamız mümkün olamamaktadır. Çünkü son tahlilde toplumun kabul etmediği sözcükleri sözlükler de kabul etmemiştir.


Sözcükleri meşrulaştıran ve toplumsal kabule uygun hale getiren bu dizgeler bir devlet kurumu tarafından oluşturulduğu vakit resmî bir hüviyet kazanmış olurlar. Böylesi bir resmiyet için de Türk halkının açık rızası gerekmektedir. Halkın benimsemediği, kullanmadığı, işaret ettiği anlam evrenine tepki verdiği sözcüklerin resmî bir kurum tarafından hazırlanan sözlükte yer alması kabul edilemez bir durumdur. Bugün en büyük hukuksal ve toplumsal mutabakat metni olan Anayasamız Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan tüm yurttaşlarımızı Türk olarak nitelerken, sokaktaki hiçbir vatandaşın dilinde “Ben Türkiyeliyim.” gibi bir cümle hasıl olmamışken böylesi bir eklenti ihtiyacı duyulması izaha muhtaçtır. Türk Dil Kurumunun toplumsal mutabakat sağlanmamış uydurma bir sözcük olan “Türkiyeli” sözcüğünü sözlüğüne yerleştirmesi ardından apar topar bu sözcüğü sözlükten çıkarması zihinlerde belli soruların oluşmasına neden olmuştur. Bu soruları şu şekilde sıralayabiliriz: Kamuoyuna sebepleri açıklanmadan yapılan bu değişikliğin gerekçesi neydi? Bu değişiklik tek bir kişi tarafından mı yoksa bir komisyon tarafından mı yapıldı? Bu eklemeyi yapma ihtiyacı duyan kişi ya da komisyonun amacı Anayasada yer alan Türk kimliğini tartışmaya açıp ona resmî bir alternatif oluşturmak mıydı? Sorular çoğaltılabilir, şeytanın avukatlığına soyunulup büyük büyük yorumlar da yapılabilir. Ancak ben bu sorulara cevap aramadan önce TDK’nin resmî hesabından yapmış olduğu “Konuyla ilişkili gerekli incelemeler yapılıp açıklama yapılacak.” beyanını yerine getireceği zamanı beklemeyi tercih ediyorum.

TDK’nin sözlüğüne yapılmaya çalışılan bu eklentiyi her ne kadar talihsiz bir durum olarak değerlendirsem de meseleye olumlu bir yönden bakıp toplumsal refleksin ölçülmesi ve insanların konuya ilişkin bir bilinç kazandığını göstermesi bakımından önemli bir sınavı başarıyla atlattığımızı düşünüyorum. Son yıllarda ülkemizde terminoloji bilinciyle ilgili önemli bir eksiklik mevcuttu. “Türkçe edebiyat, Türkiyeli” ifadelerinin sol liberal kültürel iktidar tarafından yıllarca işlenip yurttaşlarımızın zihninde bir kırılma yaratma çabası ve sol liberal cenahın siyasi ajandalarına uygun terminoloji inşa etme girişimleri bu bilinçle sekteye uğratıldı diyebiliriz.

Sol liberal cenahın Türk modernleşmesi ve ulus devletle hesaplaşma yolundaki pervasızlıklarının Türk halkına kimliğini inkar etmediği sürece “ırkçı, faşist, kafatasçı” olacağı yönündeki telkinlerde bulunma cüretlerinin sebepleri üzerinde çok düşündüm. Yıllar sonra doğru cevabı bulduğumu düşünüyorum. Üzülerek söylüyorum ama liberal sol kültürel iktidar bu halkı yıllarca şairsiz buldu, yazarsız buldu, aydınsız buldu. Halkın vicdanını yüksek sesle dile getirebilecek, onun kimliğini, varoluşuna sirayet eden kültürünün koruyuculuğunu yapacak o iyi insanlar, iyi atlara binip gitmişlerdi. Ancak toplum ihtiyaç duyduğu isyanı estetize edecek şairini, yazarını, aydınını bir şekilde tekrar yarattı. Her ne kadar aylardır hedef tahtasına konulmuş olsam da halkın bu haklı isyanı örgütleyen şairlerden biri olduğum için fevkalade memnunum. Bu yükü kaldırma yolunda beni ne kadar yıldırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, önüme dağlar kadar engel çıkarsalar da ben halkımın dili olmaya devam edeceğim. Elbet bir gün “Ne mutlu Türk’üm diyene!” deme hasletini ve yurt sevgisini mahcubiyetle değil kıvançla haykırmayı hak eden bu güzel halkın “Türkiyeli değilim, asla da olmayacağım!” diyen sesini arşa ulaştıracağım.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 317 times, 1 visit(s) today

Close