Liberal olmayı bir meslek haline getiren “aydın”ın etiği yoktur, onun mesleğinin tek kaidesi abartmaktır. Abartılı düşünceleri medyatik olma endişesiyle aydınca tezler olarak öne sürebilir. Bunlar gülünüp geçilecek türden fikirler olduğu sürece herhangi bir sorun teşkil etmezler. Ancak “entelektüel komedyenliğin” biçim değiştirmiş hali olan liberal tezler, bu ipe sapa gelmez fikirlerin toplumun liberal vaazlarla hipnotize edilmiş okuryazar kesimince kabul edilmesi, bir mürtecileştirme girişimi olarak liberal tezlerin itibar sahibi olması, önlem alınması gereken bir durumdur. İpe sapa gelmez fikirler konusunda en kullanışlı alan şüphesiz ki tarihî meselelerin işgal ettiği sahadır. Tarihi, resmî tarihin aydınlatılması ve yalan resmî tarihe karşı alternatif tarih tezleriyle liberal tarih okuyuculuğuna tabi tutmak tarihi hakikatleri çarpıtarak Batı’nın ve içteki etnik, dinî ve mezhepçi ideologların ideolojik söylemlerini güçlendirmek için bir araç olarak kullanılabilir. Gerçekliklerin çarpıtılması hem liberal aydına medyatiklik katacak hem de karşı olduğu rejimin yıkım ekibi tarafından kendisine bir saygınlık atfedilmesine neden olacaktır. Yalanın nakdî karşılığı ve sahte itibarın büyüsüyle kendinden geçen bir liberale küreselci düşünceye hizmet konusunda hiçbir akıl ve mantık süzgeci engel olamaz. Bu uğurda sadece uzak tarih değil, en yakın tarih bile çarpıtılabilir. Bu çarpıtma faaliyeti için bazı akıl dışı tezler yaratmak gerekir. Bu tezler arasında en kullanışlı olanlardan birisi şüphesiz ki “Kurtuluş Savaşı emperyalizme karşı verilen bir savaş değil, sadece bir Türk-Yunan savaşıdır” savıdır. Tekel haline getirilmiş “aydın piyasasında” kendisini sol/sosyalist olarak pazarlayan antisosyalist liberal, antiemperyalist olmayı sosyalist olmanın bir şartı olarak görmez ama antiemperyalizm konusunda ikna edemediği kişiler varsa diye işini garantiye alıp “Cumhuriyet rejimi antiemperyalist anlayışla kurulmamıştır.” haşhaşını zihinlere ekip kitlelerin zihnini uyuşturmaya çalışır. Bu haşhaşın uyuşturduğu zihinlere “emperyalizmle, kapitalizmle uzlaşılabileceği” zehrini ilaç gibi pazarlamaya başlar. Antiemperyalist düşünceyi yıktığı düşüncesi, liberal aydında emperyalizme yaptığı manevi ajanlığın tatmin hissini yaşatır. Ancak bu virüse karşı kendi içinde bir bağışıklık geliştirebilmiş zihinler karşısında liberal aydının bir soruluk canı, tek bir soruda okurun kaleminde can verebilir. O soru ise: Kurtuluş Savaşı emperyalizme karşı verilen bir savaş değil, sadece bir Türk-Yunan savaşı, neden biz Lozan’da dünyanın tüm emperyalist güçleriyle masaya oturduk?
Sen Resmî Tarihe Göre Konuşuyorsun!
Sorumuz karşısında morali bozulan, sinirlenen, bir soruyla tüm canı tükenen liberal aydın; yenilmişliğin ve aşikar oluşun yarattığı hırsla son bir hamle olarak eski bir yönteme başvurur: “Sen resmî tarihe göre konuşuyorsun!” Çok kullanışlı bir savunma mekanizmasıdır bu. Her duruma uygulanabilir. Nasıl olsa resmî tarih yalandır, liberal aydının uydurmalarıysa dogmatik ve sorgudan muaf tutulması bir zorunluluk olan doğrular geometrisidir, sen liberal uydurmalara karşı çıkığın zaman resmî tarihe göre konuşmuş olmuşsundur. Ancak bu durumda, Türkiye’nin resmî tarihine göre konuşuyorsam sen de emperyalizmin resmî tarihine göre konuşuyorsun, cevabı liberal aydının tüm kimyasını bozmaya yetecektir. Bozulan vücut kimyası ahlaksızlık özüyle birleşince sizin hakkınızda “itlaf fetvası” çıkaracak ve o ilericilik maskesini bir anda yere düşürecek zihin yapısı ortaya çıkacaktır.
Mağdurla Değil, Faille Empati Kuran Ahlaksız Liberal Ahlakçılık
Herhangi bir liberal bir tezi eğip büktüyseniz ve okura gerçeği göstermeyi başardıysanız devreye son çare olarak “etiketleme mekanizması” girer. Liberal aydın mağlubiyetle ayrıldığı bir fikir tartışmasından bile hileyle de olsa galip çıkma arzusuna engel olamadığı için zihinlerde kötü imgeleri çağrıştıran şu etiketlerle saldırır sahte tezlerini yıkan gerçek aydına: “Sen ırkçısın, faşistsin, kafatasçısın”. Liberal aydının yalan savlarına karşı savunulan tezlerin faşistlikle, kafatasçılıkla hiçbir alakası yoktur ama bunun ne önemi vardır? Liberal aydına göre faşist: “Kendi gibi düşünmeyen insandır.” Liberal aydın kendi faşizmine inandığı için kendi faşizmi dışındaki hiçbir fikrin var olmaması gerektiği inancına sahiptir. Liberal aydınlık bu noktada bir bilinç aydınlığından çıkar, köhne bir inanç karanlığına evrilir. Bu “karanlık” her türlü küfrü, hakareti, tehdidi kendi nezdinde haklı bulacağı bir kibre ve taraftarlarınca alkışlanan bir zeka örneğine dönüştürür. Liberalizmle zihinleri bulandırılmış bir kitlenin kabadayı ağzıyla edilen küfrün ya da bir mafya babası edasıyla yapılan tehdidin altında aradığı zeka, bu hayatta bulamadıklarının yerine koyduğu köhne idealist inancının ürünü olan fanatizm duygusunun yarattığı bilinçli körlükten başka bir şey değildir.
Türkiye’de “liberal aydın” olarak anılmak için basit ve kullanışlı tezler vardır. Bu tezler şu maddeler halinde sıralanabilir. Liberal aydın olarak düşüncelerini pazarlamak isteyenler deneyebilir:
“Türkiyeli” Liberallerin Amentüsü / Kestirmeden Aydın Olma Rehberi
1) Yetmez ama evet.
2) Kurtuluş Savaşı emperyalizme karşı verilen bir savaş değil, bir Türk-Yunan savaşıdır.
3) Milliyetçilik şovenizm, etnik milliyetçilik ise sosyalizmdir.
4) Biz liberal değil, sosyalistiz.
5) Türkiye’de Murat Belge dışında bir aydın yoktur.
6) Taraf/Radikal dışındaki gazeteler yalancıdır.
7) Siz kendi faşizminizi kurmak istiyorsunuz.
8) Hurşit Külter nerede?
9) “Ne mutlu Türk’üm diyene” demek ırkçılıktır.
10) “Soykırım yok” demek faşistliktir.
11) “Türk edebiyatı” demek kafatasçılıktır.
12) Tarihiniz yalandır.
13) Cumhuriyetiniz otoriterdir.
14) Bizim gibi düşünmeyen herkes totaliterdir.
15) Yunan mitolojisinden bahsetmek ilericilik, Türk mitolojisinden bahsetmek gericiliktir.
16) Fransız edebiyatı, İngiliz edebiyatı, Alman edebiyatı vardır ancak Türk edebiyatı yoktur, onun adı Türkçe edebiyattır.
17) 1915 ile ilgili bir sempozyum yapacağız, demokrat olduğumuz için her düşünceye açığız, sempozyuma “Soykırım yoktur.” diyenler hariç herkes katılabilir.
18) Elif Şafak Nobel almalıdır.
19) Makalelerimizde “Türk” kelimesi geçemez, onun adı Türkiyelidir.
20) Emek-ücret adaletsizliği, iş güvenliği, sendikal haklar Türkiye’nin gündemine getirilmemelidir.
21) Barzani kadınları özgürleştirmiştir. (3 kadınla evlenmeyi sağlayan yasayı onayladığını söyleyenler hem ırkçı hem kafatasçı hem de faşisttir.)
22) Ulus-ırk-millet aynı anlama gelmektedir.
23) Türk resmî tarihi yalandır bu yüzden tarihi olaylar incelenirken Amerikan, İngiliz ve Fransız resmî tarihi baz alınmalıdır.
24) Faşizm, söyleme mecburiyetidir.
25) Laiklik aslında bir İzmirli teyze karikatürüdür.
26) Ah şu Kemalistler olmasa ülkeyi ne güzel idare ederdik.
27) Üstelik Amerika aslında o kadar kötü değildir.
28) Sosyalist olmak için antiemperyalist olmaya gerek yoktur.
29) Cumhuriyet düşmanlığı yapmamak anti-entelektüalizmdir.
30) Asıl ”ihanet” sermayenin menfaatine olmayan şeyleri gündeme getirmektir.
*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.
[…] “Türkiyeli” Liberallerin Amentüsü / Kestirmeden Aydın Olma Rehberi (Kaan Eminoğlu – 1… […]