9:55 am Armağan Öztürk, Siyaset

Seçimlere Doğru Siyasi İstikrar

Türk siyasetinde hep bir merkez sağ ve merkez sol parti oldu. Merkez sağ genelde yüzde 40, bazen ise yüzde 50 sınırını geçti. Merkez sol ise yüzde 30’un üstünde oy aldı. Ecevitli yıllarda olduğu üzere yüzde 40’ı zorlayıp geçtiği de oldu. 90’lı yıllar iki büyük parti hegemonyasının paramparça olduğu istisna bir dönem olarak tarihe geçti. Yüzde 25 oyla içinden cumhurbaşkanı ve başbakan çıkaran partiler 90’lara damgasını vurdu. AKP’nin hakim parti pozisyonu ile göreli bir istikrar kazansa da 90’lara dönüş trendi tekrar siyasi hayatı etkilemeye başladı. Geçen milletvekili seçimlerinde gördüğümüz ve bu yerel seçimlerde yeniden deneyimleyeceğimiz üzere merkez sol parti yüzde 20-25 aralığına sıkışmış durumda. AK Parti’nin toplumsal karşılığı ise yüzde 30’un biraz üzerinde tutunuyor.

Bu noktada rahatlıkla denilebilir ki Türk siyasetinde istikrar çıpası artık partiler ve meclis çoğunluğu değil. Cumhurbaşkanı seçimleri ve doğrudan doğruya Erdoğan’ın kendisi istikrarı sağlıyor. Kağıt üstünde bu argüman doğru. Sürekli olarak seçim kazanan bir liderin varlığı siyasi hayatı kararlılık içinde tutuyor. Ama Başkan Erdoğan aynı anda hem bürokrasi hem cumhurbaşkanı hem meclis hem de belediye olamıyor. Türkiye’nin tüm kriz kaynakları fark ederseniz bu alanlardan çıkmakta. Meclis’te kanun çıkarmak için MHP’ye muhtaç AK Parti. Bu zorunlu ihtiyaç MHP’yi devlet ve politik hayatta vesayet kurumu haline getiriyor. Bürokraside parlak ve liyakatli kadrolar bulmak giderek zorlaştı. Erdoğan kendi siyasi başarısına eş düzeyde bir bürokratik başarı istiyor. Ama rakamlar ortada. Ekonomi, eğitim ve sağlık başta olmak üzere belli başlı alanlarda yapısal sorunlar derinleşerek devam ediyor. Belediyeler ise ayrı bir mesele. Rejimin en büyük rakibi ülkenin en büyük kentinin belediye başkanı. Ayrıca Kürt hareketiyle kayyım gerginliği yaşanıyor. AK Parti ülkenin en büyük partisi hala. Ama İstanbul, Ankara ve İzmir’i alabilecek çapta aday çıkarmakta zorluk çekiyor. Ezcümle seçimlere doğru gözlemlediğimiz sağda AK Parti, solda ise CHP’nin merkez konumuna yönelik itirazın mayalandığı şeklinde.

Kentlere kuş bakışı baktığımızda manzara az çok ortaya çıkmakta: Kars’ta Ayhan Bilgen, Tunceli’de Hüseyin Aygün, Kırklareli’nde Serdar Türker, Yozgat, Elazığ ve Şanlıurfa’da Yeniden Refah, Samsun, Ordu, Edirne, Çanakkale, Erzurum ve Adana’da İyi Parti müesses nizamı zorluyor. Herkes AK Parti-CHP rekabetine odaklanmış durumda. Ama merkez partilerin daha da zayıfladığı, bağımsız adaylar, 3. Yol ve küçük partilerde büyük oy artışları gibi sonuçlarda karşımıza çıkan merkezkaç eğilimlerin siyasi hayatta daha baskın hale geldiğine tanıklık ediyoruz.

En başta ortaya koyduğumuz meseleye geri dönersek, merkezin ve merkez partilerin aşındığı bir siyasal iklimde sadece başkanın gücüne dayanarak siyasi istikrarı sağlamak gerçekten de mümkün mü? Bu sorunun muhtemel yanıtları geleceğimizi belirleyecek gibi.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 56 times, 1 visit(s) today

Close