10:55 am İkbal Vurucu, Siyaset

Türkler Avrupa’ya Neden Gitti, Suriyeliler Türkiye’ye Neden Geldi?

Başta Suriyeli Araplar olmak üzere Irak’tan, Afganistan’dan ve çeşitli ülkelerden gelen kaçak ve sığınmacıların Türkiye’de kalması ve gerekirse vatandaşlık verilmesi birbirinden farklı ideolojik davranış kalıplarına sahip kişi, grup ve yapılar tarafından savunulmaktadır. Ucuz iş gücünü ve emek sömürüsünü esas alan küçük ve orta ölçekli işveren çevrelerinin de sığınmacıların varlığından memnuniyet duyduğu aşikâr. Kısacası gerek ideolojik ve siyasi gerekse ekonomik kaygılarla olsun, farklı çıkar gruplarının müşterek hareket noktası sığınmacıların Türkiye’de kalması üzerinde birleşiyor.

Peki, sığınmacıların Türkiye’de kalması için sözü edilen grupların ahlaki gerekçesi ne olabilir? Ortaya konan gerekçeler, kaçakların Müslüman olmasından ekonomimizin onlar gönderilecek olursa çökeceğine kadar geniş bir yelpazede ele alınabilmektedir. Toplumu ikna etmek için izlenen psikolojik nitelikli bir propaganda stratejisi ise Türkiye’den Avrupa’ya İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan işçi talebini karşılamak üzere belli bir plan dahilinde Almanya başta olmak üzere, Avrupa ülkelerine giden Türk işçiler ile kıyaslanmasıdır. Bu zihniyete göre bugünkü kaçak-sığınmacılarla geçen yüzyılın ortasında Almanya’ya çağrılan Türkler arasında bir fark yoktur. Avrupalılar gibi biz de sığınmacıları dışlamayalım, haklarını yemeyelim, eziyet etmeyelim. Bize yapılmasını istemediğimizi sığınmacılara yapmayalım. İşte bu duygusal nitelikli gerekçelerle Türkiye’ye gelenlerin hukuki statülerinin göz ardı edilerek bu ülkede kalmaları talep edilmektedir.

Türkler Almanya’ya Neden Göç Etmişlerdi?

Türkler sığınmacı veya kaçak olarak Almanya’ya gitmemişlerdir. 30 Ekim 1961 tarihinde Federal Almanya Cumhuriyeti’nin başkenti Bonn’da iki ülke arasında imzalanan Almanya– Türkiye İşgücü Antlaşması ile işçi göçünün hukuki temeli atılmıştır.

O dönemde iki ülke de ekonomik sorunlar yaşamaktadır. Fakat bu sıkıntıların kaynağı farklıdır. Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nda yok edilen ekonomisini yeniden inşa etme sürecindedir ve bunda da büyük başarı sağlamaktadır. Bu aşamada Almanya’da işçi açığı ortaya çıkmıştır. Almanya’nın vatandaşları refah sağlayıcı alanlarda çalışırken daha aşağıda görülen madencilik, temizlik işçiliği gibi alanlarda ciddi bir talep doğmuştur. Zaten anlaşmanın yapıldığı yıl 400 maden işçisinin gitmesi de bu ağır çalışma koşullarını ortaya koyar. Türkiye’de ise ekonomi kötüdür ve görece yoksulluk oranı yüksektir. Bu iki sosyo-ekonomik durum iki ülke arasında tamamlayıcı bir durum yaratmıştır. Kısacası, Türk ekonomisi çok sıkıntılı bir durumdan geçmektedir ve Almanya’dan gelen işçi talebi hem toplumun hem de devletin iktisadi açıdan rahatlamasını sağlayacaktır. İşsizlik azalacak, ülkeye döviz girdisi artacaktır.

Göz ardı edilmemesi gereken bir husus da Almanya’ya göç eden Türklerin büyük bölümü belli bir süre çalışıp para biriktirecek ve sonrasında da kendi ülkesine geri dönecektir. Buradaki amaç kendi geleceğini güvenceye alacak bir birikim sağlanmasıdır.

Osmanlı Yıkılırken Anadolu’ya Göçler  

Sığınmacı ve kaçakların Türkiye’de kalıcılaştırmak ve bunun meşrulaştırılması yönünde etkin bir şekilde kullanılan propaganda söylemlerinden bir diğeri de, Atatürk başta olmak üzere devlet kurucularının da içinde bulunduğu milyonlarca Türk’ün Balkanlar’dan göç etmesi üzerine kurulmuştur. Suriyelilerin de aynı Balkan muhacirleri gibi savaştan kaçtıkları, Anadolu’nun büyük çoğunluğunun zaten Balkanlar, Kafkaslar, Kırım gibi bölgelerden göç ettiğidir. İki olayın karşılaştırılması hem güdülen amaç hem de olayın kaynakları açısından herhangi bir müşterekliği söz konusu değildir. Herhangi bir bağlantı görülmemesine rağmen halkı sığınmacıların kalıcı bir hale getirilmesi için ikna etme çabası içinde bulunulmaktadır.

Oysa Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanma döneminde kaybedilen vatan topraklarında uğradıkları soykırım ve zulümler nedeniyle Balkanlar’dan ve çok öncesinde Rus işgal, sürgün ve soykırımı nedeniyle Kırım ve Kafkasya’dan gelenler Anadolu’ya yerleşmişlerdir. Balkanlar’dan gelenlerin büyük çoğunluğu Türk kültürüne sahip Osmanlı vatandaşıdır. Keza Kafkasya’dan gelenlerin çoğunluğu Çerkez halkları ve Türk kökenli iken Kırım’dan gelenler tamamen Türk’tür. Göç edip gelenlerin yani muhacirlerin bir diğer özelliği de göçün gerçekleştiği mekân ile göç edilen mekânın aynı devlet içinde bulunmasıdır. Bu, devletlerarası bir nitelikte değil, devlet/ülke içi bir göçtür. Aynı devletin vatandaşı olduklarını, savaş ve katliamlar sebebiyle ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldıkları gerçeği ortada durmaktadır. Bu muhacirler, İstiklal Harbi döneminde de Anadolu’nun savunulmasında çoğu işgal bölgesinde düşmana direnişte öncü rolü oynamışlardır. Yani eldeki son vatan parçasını da kaybetmemek için yüz binlercesi şehit ve gazi olmuştur.

Sonuç

Türkler Almanya’ya, Alman hükümeti ve Türk hükümeti arasındaki anlaşmaya bağlı olarak Almanya’nın daveti üzerine gitmişler ve göçmen statüsündedirler. Türkiye’ye gelen Suriyeliler ise Suriye iç savaşından Türkiye’ye sığınanlardan oluşmaktadır. Hukuki olarak geçici koruma statüsündedirler. Almanya’ya göçen Türkler; Alman madenleri, fabrikaları gibi sanayi sahasında önemli bir iş gücü oluşturmuşlar ve Alman hukuku çerçevesinde yer almışlardır. Bugün Suriye’den ve Afganistan’dan gelenlerin önemli bir kısmı ise kaçak-sığınmacıdır.

Türkler ise on dokuzuncu yüzyıl boyunca Kırım ve Kafkasya, yirminci yüzyılın başında da Balkanlar’da devletin ricatına bağlı olarak gerçekleşen soykırım ve zulümler sonucu ana vatanlarına göç etmek zorunda kalmışlardır. Ayrıca gelenlerin çok büyük çoğunluğunun Türk olduğu veya Türk kültür çevresine mensup gruplardan müteşekkil bulunduğu göz ardı edilmektedir. Savaşlar nedeniyle azalan Türk nüfusun arttırılması ve Anadolu’nun imar edilmesi için teşvik edilmiş olan muhacirler, Cumhuriyet’in asli unsurudur. Bir yuva, ana vatan olan Anadolu evine soydaş/kardeş olarak gelmişlerdir. Ve bu evin tapusuna da ortaktırlar. Dışarıdan gelen yabancılar ise mağduriyetine bağlı olarak bu evde kısa süre misafir edilir ama ev sahibi değildir. Muhacirler ve sığınmacılar arasındaki fark budur.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:

İkbal Vurucu, “Türkler Avrupa’ya Neden Gitti, Suriyeliler Türkiye’ye Neden Geldi?” https://www.fikirtepemedya.com/siyaset/turkler-avrupaya-neden-gitti-suriyeliler-turkiyeye-neden-geldi/ (Yayın Tarihi: 2 Temmuz 2024).

***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz:

Visited 125 times, 1 visit(s) today

Close