Ukrayna bölgesi, bilindiği gibi târihin her döneminde çok önemli olmuştur. Antik Çağ’dan beri de bu özelliğini korumuştur. Bir geçiş bölgesi olması, uçsuz bucaksız ormanları ve bozkırları, büyük su yolları ile her dönemde çok önemli bir bölge olmuştur. Târihin erken devirlerinde Traklar, İskitler, Sarmatlar, Hunlar ve diğer bozkır toplumlarının yolu olduğu gibi Osmanlı-Avusturya-Rusya-Polonya mücâdelesi açısından da yüzyıllarca en önemli alan olmuştur. Her seferinde de Batı ile Doğu arasında tampon bölge olma özelliğini de korumuştur.
Böylesine devâsa bir tampon bölge, geçtiğimiz asırda da, günümüzde de aynı özelliğini sürdürmüştür. 1. Dünyâ Savaşı, Rus Devrimi, Ukrayna’da kurulan çeşitli devletler, Alman işgâli ve en sonunda Sovyet yönetimi derken, iki dünyâ savaşı arasında da Polonya merkezli antikomünist hareketler için önemini korumuştur. 2. Dünyâ Savaşı’nda da Alman işgâlini, ardından yeniden Sovyet yönetimini yaşamıştır. Günümüzde Ukrayna-Rusya Savaşı ile önemini korumaktadır. 20 Şubat 2024 târihinde Kırım’ın işgâlinin başlamasının 10. yıldönümü gerçekleşmiş olacak.
Elbette Türkiye, Sovyetlerle kurulan geçici ittifâkın etkisi ile Ukrayna konusunda dikkatli hareket etmişti. Bununla birlikte hiçbir zamân ilgisiz de kalmadı. Özellikle Ahmet Ferit Tek’in Varşova (Polonya) büyükelçiliği yaptığı 1932-1939 yılları arasında bu ilgi arttı ve Ahmet Ferit Bey tarafından dışişleri bakanlığına çok önemli raporlar gönderildi. Bu raporlar içerisinde Ukrayna SSC’nin başkentini Harkiv’den Kiev’e taşınmasının nedenleri ile Ukrayna millî hareketleri hakkında yazdığı rapor, özel olarak çok önemli.
25 Ocak / 17 Şubat 1934 târihli belgeye[1] göre Sovyet yönetimi, Ukrayna SSC’nin başkentini Kiev’e taşımalarının nedenini, cumhûriyetin idâre merkezini Ukrayna’nın (Ahmet Ferit Bey, rapor boyunca “Ukranya” adını kullanıyor.) tarım alanlarına yaklaştırmak olarak nitelemiş. Ancak Polonya yönetimi, bu açıklamayı gerçekçi bulmamış ki hem kendi içinde değerlendirmeler yapılmış, hem de Türkiye’nin Varşova Büyükelçisi Ahmet Ferit Bey ile sık sık görüşmeler yapıp onun fikirlerini almışlar.
Ahmet Ferit Bey, ilk olarak Sovyet siyâsetinin tarıma verdiği önemden dolayı “ziraâti komünistleştirmek” amacından söz ediyor. Bilindiği üzere Ukrayna, dünyânın en önemli tarım ve özellikle tahıl tarımı yapan ülkelerden biridir. İkinci olarak Ukrayna milliyetçilerini Galiçya ve Besarabya’ya doğru itip etkisizleşmekten söz ediyor. Üçüncü olarak da Harkiv ve Ekaterinoslav (şimdiki Dnipro) bölgelerinin doğusunu Ukrayna’dan koparıp Rusya’ya dâhil etmeyi düşündüklerini belirtiyor. Son olarak da bu düşünceyle zengin mâdenlere ve büyük sanâyi merkezlerine sâhip olan Donetz bölgesini Moskova’ya bağlayarak Ukrayna ve Kuzey Kafkas cumhûriyetlerini birbirinden koparıp Rusya’yı Azak Denizi’ne indirmek planının olduğunu söylüyor.
Bu kısmın üzerinde durmakta fayda var. Çünkü dikkat edilirse, Ahmet Ferit Bey’in 1934’te belirttiği bu bölge, günümüzde Ukrayna-Rus Savaşı’nın yaşandığı bölgedir. Bu da bize hem Ahmet Ferit Bey’in Varşova’da Sovyet siyâsetini çok iyi okuduğunu ve yorumladığını, hem de Rus planlarının kesintisiz bir şekilde devâm ettiğini göstermektedir.
Diğer bir rapor da 30 Kasım 1933 târihli Ukrayna (burada da Ukranya adlı kullanılmıştır.) millî hareket faaliyetlerine dâir Berlin Büyükelçiliğine gönderdiği, yaklaşık beş buçuk sayfalık rapordur[2]. Bu raporda da Ahmet Ferit Bey, üç madde altında Ukrayna millî hareketleri ile Alman, Polonya ve Rus etkisi üzerinde durmaktadır.
Raporda yer alan bilgilere göre, Almanya’da NSDAP iktidârına kadar Ukraynalılar arasında iki millî hareket olduğu, birincisinin 1917’de kurulan bağımsız “Ukrayna Cumhûriyeti”ni canlandırmak isteyenler; ikincisinin de bağımsız “Galiçya Devleti” kurmak isteyenler şeklinde… İlk grubun tamâmen Sovyet karşıtı olduğu, biraz Fransızlardan, ama en çok Polonyalılardan destek gördüğü belirtiliyor. Özellikle dünyânın ilk uluslararası antikomünist örgütü olan Prométhé örgütü üzerinde de en fazla bu grubun etkili olduğu belirtiliyor. Burada bir parantez açmamız gerekir. Bilindiği üzere örgüt, köklerini Polonya’nın Ruslara karşı bağımsızlık yanlısı hareketlerinden alsa da 1926 yılında Prométhé adını almıştı. Ukrayna ise bundan altı yıl önce 1920 yılında Polonyalı Pilsudski ile Ukraynalı Petlura arasında imzâlanan anlaşmayla bu örgüte katılmıştı[3]. Sonraki süreçte Ukraynalı Petlura, Sovyetler tarafından 1926’da Paris’te öldürülmüştü. Bu arada Âzerbaycan’ın eski cumhurbaşkanı Resûlzâde ile Buhâra’nın eski cumhurbaşkanı Osman Hoca’nın Türkiye’den sınır dışı edilip vatandaşlıktan çıkarılmasının nedeni de yine Prométhé örgütüne karşı Sovyet faaliyetleridir.[4] Dolayısıyla bağımsız Ukrayna Cumhûriyeti düşüncesinin Sovyet Ruslar açısından ne kadar önemli ve tehlikeli algılandığı görülmektedir.
İkinci grup, yâni bağımsız Galiçya Cumhûriyeti isteyen grup ise Polonya karşıtlarının oluşturduğu bir yapıdır. Dolayısıyla Sovyetler tarafından desteklenmekte ve daha militan bir görünüm sergilemektedir. Ahmet Ferit Bey’in aktardığına göre Polonya polisi, bunlara dâir çok sayıda silâh ve patlayıcı ele geçirmiş. Burada da bir parantez açmak gerekir. Sovyet Devrimi sürecinde, bilindiği üzere çok sayıda devlet ve hükûmet kurulmuştur. Bunlardan biri de Galiçya Cumhûriyeti adını taşımaktadır. Galiçya Cumhûriyeti, gelişen süreç içinde topraklarını kaybedince, önce Viyana’ya, sonra da Berlin’e çekilmiştir. Dolayısıyla Alman etkisine girdiklerini tahmîn etmek zor olmasa gerekir. Bunun birlikte Galiçya Cumhûriyeti Dışişleri Bakanlığının 26 Ocak 1923 târihinde Viyana’dan Ankara’ya gönderdiği ve Ukrayna etnik haritası ile Galiçya ekonomik haritası olmak üzere iki harita içeren belgede[5] “de la République Turque”, yâni “Türkiye Cumhûriyeti” adını görmek oldukça ilginç bir durum. Zîrâ bu târihte Türkiye Cumhûriyeti kurulmadığı gibi, hiçbir resmî belgede de bu ifâde yer almamaktadır. Dolayısıyla Türkiye Cumhûriyeti adının yer aldığı ilk resmî evrak diyebiliriz. Bu da bize Türkiye ile olan ilişkilere ne kadar önem verildiğini gösteriyor. Tabiî, Ukrayna SSC ile Türkiye arasından imzâlanan çok sayıda andlaşmanın ve Sovyetler Birliği üzerinden kurulan ittifâkın da etkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Almanya’da NSDAP, yâni Nazi hareketinin iktidâra gelmesiyle birlikte Ukrayna’da üçüncü bir akım da ortaya çıkmıştır. Bu da Alman yanlılarıdır ki 1. Dünyâ Savaşı’nın sonlarında bölgeden çekilen Rus güçlerine karşı Alman işgâli ile birlikte yönetime gelenlerdir. Sonraki süreçte de kurulan Ukrayna Cumhûriyeti kuvvetleri tarafından kovulmuşlardır. Bunların amacı, Ukrayna’da bağımsız bir monarşi oluşturmaktadır. Ancak elbette, Alman güdümünde olacaktır.
Ahmet Ferit Bey, aynı zamânda Alman hareketlerini de çok yakından tâkip etmektedir. Aynı raporun girişinde, üstelik NSDAP iktidârı bir yılını tamamlamadan, “Avusturya, Bohemya, Silezya, Poznanya, Pomeranya hatta Vistül havzası ve Litvanya’nın fethine çalışacaktır” ve “Lehistan ve Rusya’yı parçalayarak zayıflatmak, bilâkis ziraî serveti ve millî kuvveti ile Almanya’yı kuvvetlendirecek bir müstakil Ukranya teşkil etmek hedefini takip ediyorlar” demektedir. 2. Dünyâ Savaşı üzerinde en temel bilgisi olan herkesin bildiği üzere Almanlar, savaşın başlaması ile birlikte bu bölgeleri ele geçirmişlerdir.
* * *
Ahmet Ferit Tek, Türkiye’de maâlesef, pek tanınmayan, ancak yakın târihimizin en önemli isimlerinden… İttihâd ve Terakkî Cemiyeti’nde yer aldı. Ama cemiyeti açıktan eleştirdiği için üyelikten çıkarıldı. Ardından Türk Ocaklarının kuruluşunda yer aldı. İlk Türkçü parti olan Millî Meşrûtiyet Fırkasını kurduğu gibi, işgâl yıllarında İstanbul’da yine Türkçü olan Millî Türk Fırkasını kurdu. Sonraki süreçte Ankara’ya geçti ve ilk TBMM’de milletvekili oldu. 1921’de TBMM’nin Paris temsilcisi oldu. 1923’te de Lozan Barış Görüşmelerinde Türk hey’etinde görevlendirildi. Böylece Paris’te aldığı siyâsî bilimler eğitimini diplomat olarak uygulama şansı buldu. Ardından içişleri bakanlığı yaptı. Sonraki süreçte de büyükelçilik sürecinin başladığını ve sırasıyla Londra, Varşova ve Tokyo büyükelçilikleri görevlerinde bulunduğunu görüyoruz. Özellikle büyükelçilik görevleri sırasında kısa aralıklarla, çok sayıda rapor göndermesi ve bu raporlarında gösterdiği öngörü takdîre değerdir
[1] BCA, MGM, 30-10-0-0, 221-489-5
[2] BCA, 566, 297-2423-10
[3] Gurbanova, Eva, Emperyal Güçlere Karşı Bir Hürriyet Cephesi, Promete Hareketi, s.137, Doğu Kütüphanesi Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2023
[4] Resmî Gazete, 24 Eylül 1938, s.4020, ss.10647
[5] BCA, 571, 34828-137436-1
*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.